AYNA AYNA SÖYLE BANA…


AYNA AYNA SÖYLE BANA…

Perdeyi çekti ve iyice esneyerek dışarıyı seyretti. “Ne güzel bir gün.” diye düşünerek elini yüzünü yıkadı ve limonlu suyunu içti. Gece uyumadan önce telefona bakmamıştı. “Vay be! Kendimde daha neler göreceğim acaba?” diye geçirdi içinden. Kendisine söz vermişti, uzun süreler telefona bakmamak için. Şimdiye kadar bir şekilde tutuyordu sözünü ama bazen zorlanmıyor değildi. O zamanlarda da aynanın karşısına geçip kendisine şöyle söylerdi;

 “Ayna ayna söyle bana bugün kendime verdiğim sözü tutabilecek miyim?”

Yine kendi kendine farklı bir ses tonuyla “Evet! Yapabilirsin tabi! Söz verdin kendine, hem ne var sanki şu telefonda?” der, sonra gülerdi haline.

Bu aralar kendisine şaşırıyordu Melek. Çünkü sağlıklı şeyler yiyip içmek, düşünmediği bir şeydi. Cips, kola, pasta bir tarafta dururken kim limona bakar ki? Önceden sabah sporu yapanlara bakıp kendi kendine sorardı: “İnsan neden sıcacık yatağını bırakıp sabah yürüyüşe çıkar ki?” Özellikle “Her sabah çıkıyorum.” diyenlere inanamazdı. İnsan bu yaptığının karşılığında somut bir şey elde etmeliydi ne de olsa. Yeterli motivasyonu nereden buluyordu bu insanlar anlamıyordu. Kendisinin pek ihtiyacı olduğunu düşünmezdi. Spordan bahsedildiğinde ise “Ben zaten zayıfım.” diye geçirirdi içinden. Sporun zayıflamak için olduğunu düşünürdü.  “Keyfim isterse deniz kenarında yürürsem yürürüm. Öyle terlemeye, yorulmaya hiç gelemem” derdi. 

Peki neydi şimdi değişen?

O sevmediği limonlu sular, sabah yürüyüşleri de nereden çıkmıştı? Önceden bunları yapanlara başka gezegenden gelmişler gözüyle bakardı. Şimdi kendisi de yapmaya başlamıştı. Ama eskiden olduğu gibi kafası estiğinde veya keyifliyken değil. Düzenli olarak her gün bu rutini sürdürmeye çalışıyordu.

Değişen aslında Melek’in düşünceleri, hayatının gidişatıydı. Bir gün “Bu böyle gitmez!” dedi. Telefonun başında kafasını kaldırmadan 3 saat geçirdiğini görünce. Önce gözlerine inanamadı sonra telefondaki ekran süresine baktı. Zaten ara ara bildirim geliyordu ama önemsemiyordu. “Dikkat, ekran zaman aşımı sağlığınız için iyi olmayabilir!” Kendisi süre koymuştu güya telefona ama yine de uygulayamıyordu. Durum epey uzun zamandır böyle devam ediyordu.

Hareketlerinin değiştiğini ve tepkiselliğinin artmaya başladığını fark ettiği bir günle başladı her şey. Telefonla birlikte aslında hareketlerinin ne kadar da azaldığını düşündü. Ne yapmak istese telefonla hallediyordu. Bir şeyleri yapmaya da üşenir olmuştu. Aynada yüzüne baktı ve o halini hiç sevmedi. Gözlerinin altı kararmış, yüzü düşmüş, somurtkan bir Melek olmuştu. Melek, ismini düşündü önce; sonra aynadaki yansımasına baktı. Meleklikten çok uzaktı bu hali. Kendisine yakıştıramadı, üzüldü ama bir yandan da kendine kızmaya başladı.  Zaten izledikleri ona keyif de vermiyordu. O anlık keyifler devam eder zannediyordu ama uzun vadede zarardaydı. Bunun için aynadaki yansımasına bakması yeterliydi.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Hayatta boşluk yoktur. Faydalı olan bir şeyle meşgul olunmaya başlandıysa, zararlı olandan uzaklaşılır.

Melek telefonu bıraktıktan sonra yerini daha faydalı şeyler almaya başladı. Telefonun aksine hayatına hareketi sokmaya karar verdi.  Akşam yürüyüşü çok zor gelirken sabah bile çıkmaya başladı zamanla. Oradaki yorgunluk telefondan kafasını kaldırdığı anlara hiç benzemiyordu. Canlı, enerjik, diri ve yerinde duramıyordu sanki. Yorulduğunda veya zorlandığında eski hali geliyordu aklına. O zaman daha sıkı tutunabiliyordu kendisini iyi hissettiren eylemlere.

“Aslında ne güzelmiş.” diye geçirdi aklından daha önce bakıp güldüğü insanları düşünerek.  Sonra yine kendine döndü: “Melek, oluyor gibi, aman kanatların çıkmasın şimdi…” diye konuştu kendiyle gülerek. Daha içten gülebiliyordu artık ve bunun çok kıymetli olduğunu eski halini düşününce anlıyordu.

Aynada gözlerimizin içine iyice bakıp sormaya ne dersiniz?

Ayna ayna söyle bana, kendime verdiğim sözleri tutabilecek miyim?

Zorlandığım zamanlarda devam edebilecek miyim?

İYİ BİR KENDİM olabilecek miyim?”

İyi bir kendimizin olabilmesi ve iyi ki böyle yapmışım! dediğimiz bir ömrümüz olması dileğiyle…

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 


Yahya Hamurcu





















14 Yorumlar

  1. İnsanın her şeyden önce iyi bir kendine ihyiyacı var...

    YanıtlaSil
  2. İyi bir kendin olmak için destek alacağın dünyadaki tek insan yine aynadaki kişi...

    YanıtlaSil
  3. İyi bir ben icin iyiyi algilayan iyiyi aktaran küçük adımlarla yol alabilen olmak ümidiyle
    kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. "İyi bir kendimizin olabilmesi ve iyi ki böyle yapmışım! dediğimiz bir ömrümüz olması dileğiyle…"
    Ne güzel bir yazı ne güzel bir dilek.Insanin değişimi dönüşümünü anlatan .Kaleminize sağlık. Çok faydalı bir yazı. Teşekkür ederiz...

    YanıtlaSil
  5. İnsanın kendiyle yüzleşmesi ve bunu tebessümle yaparak harekete geçebilmesi. Ne güzel bir örnek. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Firuze Ormen13.10.2024 01:25

    İnsana iyi bir kendi lazım...

    YanıtlaSil
  7. Figen Ekame13.10.2024 05:27

    Nolursa olsun önce faydalı olanı seçmeli…

    YanıtlaSil
  8. İyi birilerinin benim etrafımda olması için önce benim iyi olmam lazım...

    YanıtlaSil
  9. İnsanın bir en büyük engeli kendi. İyide yapabileceklerinin sınırı yok.

    YanıtlaSil
  10. İnsanın olmak istediği kişi olabilmesi için bu kadar zorlanması ne tuhaf..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fıtratı bozup sonra toparlaması daha zor... kepçe - çay kaşığı...

      Sil
  11. Kaleminize sağlık 🌹
    Ne zaman gerçekten anlamak isteyenler aynanın karşısına geçip ben kimim diye sordular ki ?
    Sormaya başladığımız anda yeni bir film senaryosa Hoş geldiniz.
    Yeni kendiniz yükleniyor üstelik dününden daha iyi…

    YanıtlaSil
  12. Aynadaki kendine uzun uzun bakabiliyorsan degişim baslamış demektir kalemine sağlık

    YanıtlaSil
  13. SELAMÜN ALEYKÜM anlatilan konuyu çok beyendim eline kalemine sağlık bugünkü yaşadığımız toplumun böyle bir yaşam icinde saplandiklari ve gercekten icinden cikilmaz bir haal aldigini her kes cevresinden evdeki cocuklarindan dolayi farkinda zaten toplum olarak nereye gidiyoruz onu bile bilmiyoruz RABBİM biz uyuyan kullarini uyandirma firsati versin inşallah amin

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski