EYVAH YİNE GEÇ KALDIM!
“Eyvah
geç kaldım!” diye korkuyla uyanmıştı Asya. Haftanın tüm günlerinde
geç kalmıştı. Bugün de geç kalmak istemiyordu ama yine geç kalıyordu işte.
Akşam işlerini yetiştiremeyince sabah hallederim demişti ama yine uyanamamıştı.
Aklına
yapmadıkları gelince yataktan uçarcasına kalktı. Ne giyeceğine karar verirken
bir yandan toplantı raporlarını nasıl yetiştireceğini düşünüyordu. Üstüne bir
de iş arkadaşına bu sabah sandviç hazırlayacağına söz vermişti. Bu saatten
sonra bunları yapması mümkün değildi. Bir an evvel üstünü giyinip çıkması
gerekiyordu. İyice geç kalacağını fark edince arkadaşına haber verdi. Hızlıca
hazırlanıp apar topar çıktı evden. Ama çıkmasıyla dönmesi bir olmuştu.
Cüzdanını evde unuttuğunu tam da otobüse binerken fark etmişti. Hayıflana
hayıflana geçen yolculuk sonrası varmıştı iş yerine. Daha günün başından öyle
yorulmuştu ki! Ne enerjisi ne hevesi kalmıştı.
Kendisi nefes nefese masasına otururken iş arkadaşı Selin çoktan oradaydı. Sakin bir kızdı Selin. Kendi telaşının zıddındaki bu hali ilk defa ilgisini çekmişti Asya’nın. Sahiden, hiç geç kalmış mıydı işe? Hiç acele ettiğini görmüş müydü? Asya arkadaşına sormaya karar verdi.
-Ya Selin, çok özür dilerim! Sözde bize sandviç hazırlayacaktım ama yapamadım. Bugün yine geç kaldım. Alarm çaldı mı hatırlamıyorum bile. Ne olacak benim bu halim böyle?
Selin tebessümle baktı arkadaşına ve hiç sesini çıkarmadı.
-Bir türlü sabahları bu kaosun içinden çıkamıyorum. Yapmam gereken o kadar çok şey var ki! Her sabah panik ve kaygıyla çıkıyorum evden. Ayrıca hiçbir zaman yapmam gerekenlerin tamamını yapamıyorum. Her gün daha erken kalkacağım diyorum, olmuyor. Kısa zamanda çok şey yapacağım derken hiç birini yapamadan kalıyorum. Bu sefer de öyle stresli oluyorum ki tüm günüm etkileniyor. Bir türlü sabah düzenimi oluşturamadım. İşe giderken de her sabah “Benden önce patron geldi mi?” diye telaşla açıyorum kapıyı. Bir gün yetişsem ki onda da onlar geç kalıyor… İkinci gün yine geç kalıyorum. Sahi, sen nasıl sabahları bu kadar sakinsin? Hiç telaş yaptığını, geç kaldığını görmedim.
Selin arkadaşına nasıl cevap vereceğini düşündü bir süre. Düşünüyordu çünkü arkadaşı için üzülüyordu. Bu problemine çözüm bulmasına yardımcı olmak istiyordu.
-Madem sordun bende anlatmaya çalışayım. Sakinim, çünkü hiçbir şeyi ertelemem. Yapmam gereken bir şey varsa onu hemen yaparım. Ertelediğim zaman o işi yapmakta çok zorlandığımı fark etmiştim. O günden sonra da işlerimi hiç ertelememeye çalıştım.
Asya pür dikkat dinliyordu arkadaşını.
-Bir gün öncesinden zihnimde neyi nasıl yapacağımı planlarım. Öncesinde yapmam gereken bir şey varsa onu hallederim. Eğer yapmam gereken bir şeyi yapmazsam ben de stresli oluyorum. O yüzden fark ettim ki ertelememek en iyisi. İşlerimi hemen hallettiğimde daha az yoruluyorum. Daha az stres yapıp kaygılanıyorum.
Asya durup arkadaşının söylediklerini düşündü. Sahiden haklıydı Selin. Erteledikçe stres yapıyor ve işlerini halledemiyordu. Bu en basit şeyde bile böyleydi. Ertesi gün kıyafetlerini hazırlamadıkça sabah bir şey bulamıyordu. Ütüsü, hazırlığı derken giyinmek bile mesele olmuştu.Sabahki
telaşı tüm gününe yansıyordu. Yolculuktaki keyfine, iş yerine girişine,
sonrasında ailesi ile vakit geçirmesine, tüm hayatına…
Domino
etkisi gibiydi aslında. Küçük bir hareketin tüm gününü nasıl bu kadar
etkilediğini fark etmişti. Hem üzüldü hem de içinde bir istek hissetti. Artık
böyle olsun istemiyordu.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki: “Bir şey ertelendikçe büyür...”
İnsan
yapması gerekenleri erteledikçe, yapacakları gözünde büyümeye başlar. Yemek
yedikten sonra yıkanmayan bulaşıklar gibi. Onları yıkamak dinlenmeye geçtikten
sonra insanın gözünde daha da büyür. Ya da hazırlanması gereken bir rapor gibi.
Hazırlanmadığında ve ertelendiğinde daha da büyür. Bir sonraki güne de yük
olur. Onu hallederken o günün asıl yapılması gereken işleri gecikir.
Zamanında, vakit varken yapılmayan her şey yük olur. Yetiştirme telaşıyla insan kendini daha fazla
yıpratır. Yapmamız gerekeni o an ertelediğimizde anlık bir rahatlama
hissederiz. Sanki ondan kurtulmuşuz gibi bir his olur. Fakat zaman azaldıkça
ertelemenin verdiği stres oluşur. Olayları öncesinde planladığımızda ise hamle
yapmak kolaylaşır. O iş hem zihnimizde büyümez, hem de çok daha kolay yol
alabiliriz.
Ertelemeden
yol alabilmek dileğiyle…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Ne güzel stratejiler, bizi aydınlattı. Ön zihinsel hazırlık çok önemli demekki...
YanıtlaSilErtelemeden yol almak dileğiyle inşAllah 🌹
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilİnsan erteledikçe hayata geç kalır, yetişemez . Sonra da pişman olur .İş işten geçmeden zamanında yapanlardan oluruz inşAllah…
Küçücük Küçücük adımlarla çok ama çok uzun yollar geçebiliriz
YanıtlaSilİnsanlar farkında değiller ama hayatta her şey birbiriyle o kadar çok ilişkili ki domino taşı gibi aynen
YanıtlaSilNe güzel bir temenni, ne güzel bir yazı
YanıtlaSilUyguladığım her yöntem, beni daha da azimli olmaya sevketti🥰
YanıtlaSil