Deneyimsel Öğreti; bütün hafta ÜRETİM yaparak geçirilen günlerin en güzel anı, o tüketimi hak edenlerden olduğunu bilerek tüketmek der. Güneşli, güzel, insanın içini ısıtan pazar sabahları bunun için en güzel anlardan biridir. Büyük ailelerin buluşma günü, kahvaltı bahanesi ile bir arada olduğumuz eski kahvaltılarımız. Hafta içinin koşturması, telaşından sonra yaşlılarımız ile keyifli sohbetler yaptığımız aile kahvaltılarımız. Her hafta önce bir kişinin ailedeki başarısı konuşulurdu. Sonra sıkışmış olan, işin içinden çıkamayan, başarısızlık döneminde olan kişilerin... Ailelerde kıyas olan başarılı kuzenler ne kadar zorlardı bizleri. Ailece ne zaman bir araya gelinse konu dönüp dolaşıp işimize, okulumuza ya da evlilik mevzusuna gelirdi. Sanki herkes bu anı bekliyormuşçasına umutsuzluk dolu cümlelerini sıralarlardı.
“O
kadar okuttuk seni, ne yani evde otur diye miydi?”
“Annen
haklı. Biz, bizim çocuklara sana yapılanın yarısını yapmadık, çok şanslısın.”
“Bir
yaştan sonra işin çok zor valla, bu gidişle senden bir şey olacağı yok”.
“Evlenmeye de niyetin yok zaten, geçen bulduğumuz çocuğu da beğenmedin...”
Yıkıcı cümlelerin ardından bir ümit olur ya, bizler de gelecekle ilgili bir planlarımızdan bahsetsek;
“Önce
bir işe gir, senden başka bir şey beklemiyoruz. Aslında kendin için iyi olurdu
ama neyse...”
“Evlilik yapmayan bir sürü insan var, sende öyle olursun; herkes evlenecek değil ya...!”
Ne kadar can yakıcı, moral düşürücü olduğunu hatırlayınca anlıyor insan. Bu sözlerden çıkmak; olayın içinden çıkmaktan daha zor olabiliyor bazen. Bunları duydukça hiçbir şey yapmak gelmezdi içimizden. “Zaten ben başaramam. Bunca zaman nasıl olduğunu anlamadığım şekilde kötüydü hayatım. Bu saatten sonra nasıl düzelir ki?” derdik. Kendi kendimize kabuğumuza çekilir, söylenenleri yutardık.
Deneyimsel
Tasarım Öğretisi der ki;
Kimsenin umudunu kırma, her zaman “yapabilirsin” diyenlerden ol...
Doğru motivasyon ile, doğru sebepler ile herkes hayatını toparlar, her hedefe de ulaşabilir...
Hayat, insanın ortaya koyduğu sebeplerine göre sonuçlarla karşılaştırır. Peki bizlerin insanlara söylediği cümleler nelere sebep oluyor?
- Bir
insanın gözünün parlamasına, ümitlenmesine mi?
- Yoksa gözünün ışığının daha da sönüp üzülmesine, vazgeçmesine mi?
Bizler de şu an istemediğimiz yerde, istemediğimiz bir konumda olabiliriz. Çok seveceğimiz bir meslek seçmemiş ve istemediğimiz bir işte de çalışıyor olabiliriz. Fakat hayat devam ettiği sürece ümit hep vardır. Birileri bize “Senden bir şey olmaz, başaramazsın.” dese ne olur..
Peki hayatın işleyişi nasıldır?
Her
şeye rağmen hayat hep devam eder. Güneş batar, akşam olur gece karanlıklar
olur. Fakat sonra ufukta bir ışık belirmeye başlar. Güneş ışınları yeryüzüne
düşer ve gün aydınlanır. Yaşamın içinde hep bir döngü vardır. Ne güneş bir
şeylerin umudunu yıkar ne de bir şeylerden ümidini keser. On iki ay hep kış
olmaz ya da hep yaz da olmaz. Hayat bunu bilir, hep yaz olmasını da
beklemez. Bilir ki; nasılsa kış biter, bahar gelir, bahardan sonra yaz olur.
Tıpkı en karanlıklardan sonra güneşin doğacak olması gibidir. Yani insan
dışında neye baksak, ümitsiz değildir... Sert kış mevsimlerini gören çiçeklerin hala
bahar ümidi vardır…
Bizler bu hayatta gerçekten mutlu olmak isteriz. Deneyimsel Tasarım Öğretisi “Kıyasınız etrafınızdakiler değil, kendiniz olsun.” der.
Mesele dünümüze göre nerede olduğumuz? Hareketimize ulaşamayacağımız kıyaslar ile başlarsak, bunun devamının gelmesi zordur. Önemli olan yola çıktığımızda vazgeçmeden devam edebilmemiz. Karşılaştığımız engeller, zorluklarda vazgeçmememiz. İnsan kendisinin nerede olduğunu, dününe kıyasla anlayabilir.
-
Dünümüze göre neredeyiz?
-
Neleri düzelttik?
-
Ya da dünümüze göre neyi daha iyi yapabiliyoruz?
-
Nerelerde zayıf noktalarımız var?
Bunları tanımladığımızda, zayıf yanlarımızı güçlendirip yola devam edebildiğimizde dünümüze göre iyiye varırız. Yerimizde saymamak, hayatta hedeflerimiz için marifetlenmek. Bizler bazen çevremize bakarak bir kıyas oluşturuyoruz. Etrafımızdakilere baktığımızda; “O yapabiliyor bende neden olmuyor?” “Ben neden yapamıyorum?” “Onun güzel bir işi var, benim neden yok?” “Onun mutlu bir evliliği var, benimki neden bu kadar zor geçiyor?” gibi düşünceler geçebiliyor kafamızdan ve kendimizi bir çıkmazda hissedebiliyoruz. Sanki bir kapana kısıldık ve buradan çıkış yokmuş gibi...
“Sanki bir kuyunun dibindeyim, sesleniyorum. İnsanlar duyuyor ama tepki vermiyorlar” gibi hissettiğimiz.. Tam olarak böyle hissettiğimiz bir an kalbimizde bir ses duyarız çok derinden “Asla yalnız değilsin, ben varım seni senden fazla seven, herkesin gittiği yerde seni asla sana bırakmayacak olan.” Bir ümit yayılır insanın içine ve teslim olur o ümit dolu sesin sahibine...
Kime?
Kendisine
herkesten daha yakın olana…
Ve
bir kez daha şahit olur ki insan; asla yalnız değil ve asla yalnız olmayacak...
O
yüzden ne olursa olsun, yaşıyorsak her güzel şey için hala ÜMİT VAR...
İnsanın karşısındakinin gözlerinin parlamasına sebep olması… hayatında ki ilişkileri ne kadar güzel bir seviyeye getirir, nasıl ihtiyaç görür… bir bilebilsek…tekrar hatırlamamızı sağlayan anlamlı bir yazı olmuş.. kaleminize sağlık… dünümüzden daha iyi olabilmemiz için ümit hep var…
YanıtlaSilDüştüğüm yerden kalkacak olan yine benim. Ümitsiz olmak kendime kızıp bırakmak kolay geliyor galiba... Biraz o zorluğa göğüs gerebilsek... Tıpkı okayalıkların arasından çıkan çiçekler gibi açacağız aslında.. Emeklerinize sağlık 🍀
YanıtlaSilTek olabilirsin ama ama asla yalnız değilsindir. İnsan bazen topraĝın altına gömüldüğünü düşünür. Ancak tohumun yeşermesi için de o karanlığa ihtiyaç vardır. Pes etmeden, ümidini yitirmeden, herşeye rağmen devam ettiğinde de o taşların arasından çıkan çiçek gibi öyle güzel bir görüntü ortaya çıkar ki... O süreçte de öyle kazanımlar elde eder ki insan... Hayatının en zorlu ama en bereketli zamanlarıdır. Güçlenir hayata karşı. Yeter ki ümidini kaybetmesin. Çünkü ne olursa olsun iyi bir niyeti ve amacı varsa bir gören vardır ve mutlaka bir karşılık bulacaktır...
YanıtlaSilÇoook teşekkürler bu güzel yazı için. Emeĝinize sağlık💐
O kuyunun dibindeyken, yalnızken her an yanında olanı hissetmek, ona teslim olmak ve ümit etmeyi bırakmamak... Zor elbette ama neydi her zorlukla beraber bir kolaylık vardı.
YanıtlaSilHiç yalnız olmamak ve hiç ümitsiz olmamak. İnsan bunu bilince rahat bir nefes alıyor. Kendini bir başkasının kıyasında değil de kendinle kıyaslamak... Düne göre bir parça da olsa iyiye gidebilmek ve daha da ümitvar olmak. Emeğinize sağlık... :)
YanıtlaSilÜmit….
YanıtlaSilTek kalmak yalnız olmak değildir!
''Yaşıyorsak ümit var''. Bu cümle ne güzel bir motivasyon. Ayrıca hayatımızda kendimize sorular sormak ve buna uygun hedefler belirleyerek, ilerleyebilme gayretini veren bu yazı için sonsuz teşekkürler. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSil“Asla yalnız değilsin, ben varım seni senden fazla seven, herkesin gittiği yerde seni asla sana bırakmayacak olan.” Bir ümit yayılır insanın içine ve teslim olur o ümit dolu sesin sahibine... İnsanın tutanacak bir ipinin olması insanı hafifleten bir şey.. Ağzınıza, yüreğinize sağlık …. Çok anlamlı çok ümitvari bir yazı…
YanıtlaSilAslında insan yalnız olduğunu düşünür hep kimsesiz hisseder kendini ama yalnız olanın en büyük yol arkadaşı en kıymetlisinin kim olduğunu bilmez.teslim olduktan sonra ümidin nerden nasıl geldiğini anlayamaz kişi.bitti dediğin anda başlar herşey.ümidini kesiğin anda en büyük hak ümitsizliğinden utanır insan . Eline emeğine sağlık kalemine sağlık yazan kişilerin. Ümit yeşerten bir yazı oldu bizlere . 🙏
YanıtlaSilKaleminize saglik.evet her an her şey icin ümit var.
YanıtlaSilYalnız olmadığını bilen, doğru sebepler oluşturan ümitvâr olanlardan olmak dileğiyle. Harika bir yazı eşiniz sağlık .
YanıtlaSilOysa doğaya baksak hiç bunalıma giren bir ağaç yok:) bu cümleyi okuduğumda gülümsetti… ne güzel ümit verici yazı olmuş..
YanıtlaSilBir insanın gözünün parlamasına, ümitlenmesine mi?
YanıtlaSilYoksa gözünün ışığının daha da sönüp üzülmesine, vazgeçmesine mi?...... burası ne kadar düşündürücü ve ne kadar doğru.... insanı kendine getiren bir yazı...
Kalbinize , kaleminize saglik...
YanıtlaSilİnşAllah bir cok hayata dokunur , bircok umitsiz ve gercekten uzak olana ulasir , dokunur ve bereketlenir.
Herzaman ,her koşulda beni benden çok seven olduğunu bilmek yaşam için yeterli tek motivasyon olabilir başlıbaşına …
YanıtlaSilKaleminize sağlık
Emeğinize kaleminize sağlik
YanıtlaSilÜmit var olmak…ne kadar kıymetli… sürekli hatırlamamız gereken bir şey
YanıtlaSilÜretim hep beyazlaştiriyor, başı zorlu olsada sonunda iyikilerimiz olan huzur verici bi süreç ,ellerinize, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilHer ne olursa olsun ümit var...
YanıtlaSilİnsana ümit bağlayacak güzel bir yazı olmuş. Elinize emeğinize sağlık :)
"Kimsenin umudunu kırma, her zaman “yapabilirsin” diyenlerden ol..."
YanıtlaSilHem kendimizden ümit kesmemeliyiz hemde başkasının ümidini kırmamalıyız. İnsan dış dünyadan beklemeyi bırakıp kendinden beklentisini yükseltmek. Ve asıl onu hiç bırakmıyacak olanı unutmamalı
Bizden daha iyi olmasını istemek, onun için iyi olanı anlatabilmek ve kararı kendisine bırakabilmek... Yanlış da yapabilir. Öyle bir hakkı da var tabii.. Kaliteli ilişkiler bunu gerektirir, insan en iyi kendi hatalarından öğrenir. Tabii tekrara düşmeden olursa güzel olur... Herkese ümit verelim.. Bizde ümidimizi kaybetmeden yolumuza devam edelim inşALLAH . Bir insanın potansiyelini anlamasına destek vermek gerçekten çok kıymetli... Elinize sağlık.....
YanıtlaSilMerve Ay - korku ile ümit arasında olmak, karanlıkta içeri süzülen ışığı fark edebilmek.. çok güzel anlatmışsınız.. ne kadar etkileniyor insan etrafındakilerinin söylemlerinden.. oysa kime göre oynuyorsun oyununu? kim için? soru başka cevap başka
YanıtlaSilNe güzel ümit verici cümle: “ Süre varsa umutda hala var” Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilİnsanın sıkıştığında ,zorladiginda onun sesini duyan bir Rabbinin olduğunu bilmesi güzel bir hissiyat.
YanıtlaSilKaleminize sağlık kimsenin umudunun kırılmasında vesile olanlardan olmayalım inşAllah 🤲🏻
YanıtlaSilÜmit aşılayabilenlerden olabilmek unuduyla...
YanıtlaSil