İPLERİN UCU
İplerin ucunu sağlam bağladın mı?
Havaların
serinlemeye başladığı bir Eylül sabahıydı. En sevdiği mevsimdi sonbahar; ne çok
sıcaktı ne çok soğuk, tam kıvamındaydı. Bulutların puslu havası sanki bedenini
güneşten koruyan bir şemsiye gibi sarıyordu insanı. Sabahın erken saatlerinde Beyza
tarihi Bedesten çarşısına gitmek için yola koyuldu. Mistik bir havası vardı buranın;
buram buram tarih kokardı duvarlar, camiler, hanlar, hamamlar ve tarihi çarşılar.
Yaşadığı şehri tanıtan, oranın kültürüyle bütünleşen her türlü detay düşünülmüştü.
İpek, pamuk, bambu şallar, kaşmir kazaklar,
tığ işleri, çınar şeklindeki anahtarlıklar, minik havlular...
Eski
bir handı burası, ortasında şirin bir çay bahçesi vardı. Çay bahçesinde de
şırıl şırıl akan küçük bir süs havuzu… Tahtadan yapılmış masalar ve çevresinde
de renkli sandalyeler yer alıyordu. Dinlenmek için oturdu, kendine bir
yorgunluk kahvesi söyledi. Kahvesini yudumlarken bir yandan da çarşıdan aldığı
kâğıt ipleri inceledi. Rengarenk farklı modellerde çantaları örmeyi öğrenecekti.
Becerebilirse de sonrasında ördüğü çantaları ve cüzdanları satacaktı. Örmeye
başlayacak olmak bile ona iyi hissettiriyordu. Şu an nasıl yapacağını
bilmiyordu, bu iş onun için yeni bir çıraklıktı. Aslında el işlerine eli yatkındı
ve yakın arkadaşı Sema da ona bu işte destek olacak, deneyimlerini aktaracaktı. Sema’dan
detayları öğrendi ve her şeyi not etti. Sema;
- Buradaki en önemli şey iplerin ucunu sağlam bağladığından
emin olman,
- Doğru bağlayamazsam ne olur ki?
- Deneyimlerimden yola çıkarak diyebilirim ki
çok çabuk sökülür, muntazam olmaz. Emek vereceksin, yaptığın iş amacına hizmet etsin.
İlmek ilmek örmeye başladı.
Beyza, Sema’dan aldığı geribildirimlerle çantaları örmeye başladı. Anlamadığı yerde aradı, sordu, öğrendi. Örgüyü severdi ancak kâğıt iple ilmek atmak pek de kolay sayılmazdı. Kararlıysa bu işin bedellerini ödemeye razı olmalıydı. Evdeki işlerini bir düzene koydu. Artık sabahları biraz daha erken kalkıyordu. Güne erken başlamak onun tüm gününü daha verimli geçirmesini sağlıyordu. Sabahtan yemek ve temizlik işlerini hallediyor; sonra çantalarının başına oturuyordu. İlk günler oldukça yavaş ilerledi. Parmakları acıyor, tığın değdiği yerler sızlıyordu. İlk yaptığı çantalar Sema’nın çantalarına da pek benzemiyordu. Çabalamasına rağmen sonuç pek de iç açıcı olmuyordu. İlmeklerin bazıları çok sıkı olurken bazıları çok geniş duruyordu. Söküyor, yeniden örüyor, sonra tekrar söküp, tekrar örüyor ama çantalar tam istediği gibi olmuyordu. Yapamayışına bakıp, arkadaşıyla gülme krizine giriyordu. “Güleriz ağlanacak halimize…” diyor ama eğleniyorlardı da...
Beyza kararlıydı, inanıyordu, “Durmak yok” diye çalışmaya devam ediyordu. Olmuyor diye öfkelenmiyor, sıkılmıyor, bırakmıyordu. “Olmazsa ben ne yaparım?” demiyordu. Yapabildiği sebeplere odaklanıyor, kendi kontrolünde olmayan sonuçlara artık nasip, kısmet diyordu. Vazgeçmiyor, azimle çalışıyordu. Çok uğraştığı bir iş olmazsa da “Demek ki böyle olması benim lehimeymiş, elimden gelen her şeyi yaptım.” diyordu. Dolayısıyla istediği olduğunda çok sevinmez, olmadığında da çok üzülmezdi.
Zamanla
Beyza renk renk farklı modellerde çantalar örebilir olmuştu. Satışlara başlamış, emeğinin karşılığını almanın tatminini yaşıyordu. Hatta şimdilerde komşusu
Nihan’a çanta yapmayı bile öğretir olmuştu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsanın hedefinin, insanın yönünün olayların sebepleriyle ilgili olması gerekir. Sonuçlarsa insanın elinde değildir.
Beyza’nın amacı iyi bir çanta yapmaktı. Hedefler belirledi, ipler aldı, zaman ayırdı, emek verdi. Püf noktalarını öğrendi, hamleleri gelişigüzel değildi. İplerin ucunu sağlam bağladı. Küçüklüğünde dokuduğu kilimler geldi aklına. Aslında mantık aynıydı.
Peki, hayat amacı ve oradaki iplerin bağlantısı neydi?
Arkadaşı ipleri sağlam bağlamasını tembihlemişti. Onun bu sözü şimdilerde Beyza’ya hayat amacını düşündürüyordu. Çanta yaparken sağlam bir amaçla, net bir şekilde yola çıkmıştı. Neyi neden yaptığını çok iyi biliyordu.
Amacı varsa çabalamak, mücadele etmek, sebeplere odaklanmak, sakınmak anlamlıydı. Bir amacı olmalıydı insanın; tüm hedeflerini kapsayan bir amacı... İplerin ucunun bağlandığı sağlam bir dayanağı olmalıydı. Kimi ikna etmek istiyordu?
Sevmeler de, mesafeler de bir amaç uğrunaysa anlamlıydı. Amacı varsa insanın; yaşamı da, ölümü de anlamlı olurdu. Amacı varsa eylemlerinde öğrenen olabilirdi. Neyi neden yapacağını; neyi neden yapmaması gerektiğini düşünebilirdi. Amacı varsa; insan sınandığını hatırlardı. Geçici dünyada kalıcı olmaya çalışmazdı. İkna etmek istediği Hak ise ne övgüyle sevinir, ne yergiyle üzülürdü.
O zaman sahip oldukları, sahip olmadıkları ve asla sahip olmayacakları anlam kazanırdı.
İyi geliyordu, verilen öyküden memnundu. Amacı HAK'kı ikna etmekse kabul ve tebessüm eşlik ederdi ona.
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Ne için verilen bu süre? O amacı anlayınca, yaşantımızın da bir anlamı olur.
YanıtlaSilİplerin ucunu sağlam bağlayan
YanıtlaSilRabbini ikna etmek için çabalayan,
O yönde bedel odeyebilenlerden olmak ümidiyle
İplerin ucunu sağlam bağlayan
YanıtlaSilRabbini ikna etmek için çabalayan,
O yönde bedel odeyebilenlerden olmak ümidiyle
Doğru şeyi amaç edinmek de çok kıymetli🌸🌸 dilerim bizden istenileni amaç ediniriz ❤️
YanıtlaSilGeçici olmayan bir amacı olmalı insanın ki her şeyin geçici oldugu bu hayatta başarılı olsun ve mutlu olsun.
YanıtlaSilBana hedefime giderken sabır ne kadar önemli olduğunu anlattı keyifle okudum. Kalemine sağlık.
YanıtlaSilÇok önemli bir püf nokta gerçekten iplerin ucunu bağlamak. Yaptığım şey her ne ise bir amaca ulaşıyor.
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌹
YanıtlaSilİnsan hedefini amacına uygun dizayn ettiğinde sınavı ne de güzel kolaylaşıyor …
Sen kendine hak olan bir amaç edindikten sonra Hakkı olan da destekçin oluyor ..
Cok guzel anlatim emeginize saglik.
YanıtlaSilSebeplere odaklanıyor olup sonuçla ilgilenmemek… tekrar tekrar düşünmemiz gereken bir detay gerçekten.. kaleminize sağlık 🌱
YanıtlaSilİnsanın amacı varsa yaşamı anlam kazanıyor gerçekten. Yoksa bir yaprak gibi savruluyor... Sebeplere odaklamak insanı hayata bağlayan amacını hatırlatan en önemli şey... Emeklerinize sağlık 🍀
YanıtlaSilAmaçsız ve hedefsiz bir yolculuk boşa cekilen kürek gibidir.istifade ettiğim bir yazı oldu
YanıtlaSil