Yaranı Sarma Ben Öpeyim
Havaların serinlemeye başladığı bir sonbahar sabahıydı. Güneşin doğuşuyla hava ısınmaya başlamıştı. Pazar gününe yakışır bir aile kahvaltısı yaptılar. Asya kahvaltıyı toparladıktan sonra çiçeklerin rengârenk açtığı verandaya geçti. İnce porselen fincanında kahvesini yudumlarken keyifliydi. O sırada kapı çaldı, gelen evin küçüğü Eren’di. Daha az önce çıkmış, yine düşmüş ve bacağı yaralanmıştı. Asya oğlunun gözyaşlarını sildi. Eren “Saracak mısın anne, çok acıyor.” dedi. “Yavrum sarmayalım açıkken yara daha çabuk iyileşir. Yaranı sarma ben öpeyim.” Şarkısını söyleyerek yarayı temizledi. “Bir iki güne kabuk bağlar, sabret biraz.” diye de ekledi. Eren biraz sonra yarasını unutmuş, yeniden parka inmişti bile.
Asya oğlunun ardından tekrar verandaya çıktı. Etrafı seyrederken düşüncelere daldı. Keşke her yara bu kadar çabuk iyileşse, acısını bu kadar çabuk unutabilsek diye iç geçirdi. Hayatı film şeridi gibi gözünün önünden geçti. Üniversite sınavında istediği bölümü kazanamamıştı. Ne çok üzülmüştü, istemeye istemeye gitmişti. Ama zaman geçtikçe ve emek verdikçe mesleğini sever olmuştu.
İlk atandığı şehre aklı gitti sonra. Elinde valizle hiç bilmediği bir şehre gitmiş, tanımadığı insanlar arasında, çalışmaya başlamıştı. İnsan çocuğunu öyle bırakıp gider miydi hiç? Sevmiyor muydu acaba onu, babasına kızmıştı o zamanlar. “Hayat böyle öğrenilir.” demişti. “Canım babam haklıymış.” diyordu şimdi. O şehirde ne çok şey öğrenmişti. Bir ev tutmuş, ev arkadaşı edinmişti. İnsanların farklıklarını yönetebilmesi zaman alıyordu. Mesleğinin inceliklerini ise iş hayatında öğrenmişti. Zorlandığı günler de oldu ama sonra o zorluklar yerini iyikilere bıraktı. Yıllar geçmiş memleketine dönmüş ve evlenmişti.
Evliliğinin ilk yıllarını düşündü. Çoğu evlilikte olduğu gibi o da zorlanmıştı. O zamanlar sadece kendi evliliğinde zorluklar olduğunu düşünmüştü. Başkalarının evliliklerindeki anlık güzelliklere aldanmış, beklentilerini sıralayıp durmuştu. Temizliğinde ve mutfağında usta kayınvalideye ne demeli? Alışmakta zorlansa da ondan çok şey öğrenmişti. Peki ya çocuğunu yetiştirirken yaşadığı baskılar? Her kafadan bir ses çıkmış, ne yapacağını şaşırmıştı. Hangisi doğru bunun diye arada kalıp eli ayağı birbirine dolanmıştı.
Bir zamanlar zor bir hayatı olduğunu düşünmüştü. Zaman zaman da bu düşünce zihnini yoklardı. “En ağırı, en zoru bu! Kimse buna dayanamaz!” diye düşündüğü anlar olmuştu. Ne garip, insan sadece kendisinin acı çekip zorlandığını zannedebiliyordu. Ama gel gör ki dayanılıyordu. Çok daha zor acılara direnenlere de şahit oluyordu. Çünkü biliyordu artık bu dünyada hiçbir insana taşıyabileceğinden fazla yük yüklenmiyordu. Anlıyordu, o zaman işte o yaralar acımaz oluyordu. Yaşadıklarıyla barışmıştı, yola devam ediyordu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Zorluklar insanı geliştirir.”
Mesele sürecin başlangıcındaki zorluklara sabredip emek verebilmekten geçer. Yaranın kabuk bağlaması ve iyileşmesi gibi hayat da insandan doğru cevabı ister.
Evet, Asya zorlanmıştı okurken, çalışırken, evlenirken… Şimdi de çocuk yetiştirmek zordu. Tıpkı diğerlerindeki gibi acele etmeden, emek vererek, sessizce, adım adım…
Peki, insanı iyileştiren neydi? Öğrenmek mi, öğrenirken aynı zamanda yaşadıklarından keyif alabilmek mi? Tam da bunları düşünürken oğlu elinde, topladığı papatyalarla geldi. Dizi kızarık ama gülen güzel gözlerle ,“Anne bunlar senin için…”
“Yaralı da olsa anne için çiçek toplamak...” ne güzel bir cevaptı hayattan!
Zorluklarla güzelleşecek nice yollar dileğiyle…
===
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Gerçekten zorluklar insanı geliştirir. Yeter ki başındaki acıya sabredebilsin insan. Kaleminize sağlık farkındalık yaratan bir yazı olmuş…
YanıtlaSilYaşadığımız herşey öğrenmemiz ve gelişmemiz için🌸
YanıtlaSilİnsan gerceği öğrendiğinde, güldüklerine ağlayabiliyor, ağladıklarına gülebiliyor.
YanıtlaSilZanlarımız bizi gerçeğe götürmüyor.
Kaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilİnsan acıdan hemen uzaklaşmak ister, oysa hayat o acıya sabredip geçtiğinde güzelliklerini gösterir.
insan zorlukta gelişir beceri kazanır. Ne güzel anlatılmış... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilİnsan düşmeden yaralanmadan büyümüyor. Zorlamadıkça olmuyor 🌸🌸🌸
YanıtlaSil