Sarmaşıkların binayı sardığı,
ağaçların arasında gizlenmiş şirin bir yerde çalışıyordu Seda. Etrafındaki
binaların gölgesinde kalmış korunaklı bir yerdi burası. Bahçelerinde kedi,
köpek, kaplumbağalar ve hatta yavruları bile vardı. Öğle arası çoğu zaman arkadaşları
ile yürüyüşe çıkarlardı. Hava iyiyse ağaçların arasındaki kamelyada oturup
sohbet ederlerdi. Yine o günlerden biriydi. Çoğunluk binanın güzelliklerini
sıralarken yanlarına ekipten Nuran geldi.
Taş iş yerlerine bakarak “Yeni yeni binaların arasında kaldı. Burayı
da yenileseler ya! Aman neyse, benim derdim bana yeter! diyerek konuşmaya
başladı. Yaşadıklarından dolayı üzgündü Nuran. Oğlu Ali okulda sorunlar
yaşıyordu. Üçüncü kez değiştirdikleri okulda da aynı sonuçlarla karşılaşıyordu.
Ali arkadaşlarına kötü sözler söylüyor, kavgalarda başrol oluyordu. Okula
gitmek istemiyor her gün başka bir şeyi bahane ediyordu. Bir gün başı, bir gün
gözü, bir gün dişi ağrırdı. “Zekâsı fazla geliyor bu çocuğa.” diye gülüp
geçse de her anne gibi canı sıkılıyordu. Evladının toparlanmasını istiyordu, bu
sorunu niye yaşıyordu ki?
Hayatı zaten zordu, evliliğini çekemeyen çoktu. Kayınvalidesi onu değil, yeğenini gelini olarak almak istemişti. Eşinin akrabaları ile yaşadığı sorunları buna bağlıyordu. Eşi “Geçmiş gitmiş bir mesele abartıyorsun, ne alakası var.” dese de nafileydi. İncir çekirdeğini doldurmayan bir meseleden dolayı küsmüşlerdi. O nedenle de oldukça mesafelilerdi. Bayramdan bayrama görüşür olmuşlardı. Eşinin bu duruma üzülmesine anlam veremiyordu. Akrabaları bir olup yuvalarını yıkmak istiyorlardı, büyü bile yapmış olabilirlerdi. Mesafe koymak istemesi ondandı. İki gün kayınvalidesini, kayınpederini ağırlamak zor gelirdi Nuran’a. Zaten hayat zordu, çok yoruluyordu. İyi taraflarını bul, görmeye çalış diyenlere “Yok ki!” derdi. Silerdi onların iyiliklerini, kendi yaptığı ufacık bir iyiliği de ballandıra ballandıra anlatırdı. Çocuğu da nazardan dolayı bu olumsuzlukları yaşıyordu. Bildiği bir tek şey vardı. Sorunun kaynağı kendisi değildi.
Biriyle konuşurken anlamak için
değil, kendine sıra gelmesini bekleyerek dinlerdi. Soruna odaklanmadığı için de
karşı tarafın gerçek problemi ne, nasıl çözeriz soruları hiç aklına gelmezdi.
Başkasının sorununu hafife alır, ihtiyaç gidermek şöyle dursun, kendi
ihtiyaçlarına odaklanırdı sadece.
Fayda için çabalayanları sıkıcı
bulurdu. Zarar veren, sakınması gereken şeyleri düşünmek istemez, göz çekerdi
onlardan. O yüzden zamanla belirginleşen faydalar da ona görünmüyordu.
Alışveriş yapar, canının istediği tatlar neyse onu yer, gezer, konuşup içini
döker ama başını yatağa rahat koyamazdı. Bazen kısacık da olsa anlayabildiği
bir yanılsamanın içindeydi. Sorunları çözemeyince de bir hüzün kaplardı içini.
Ama problemlerinin de üstünü bir şekilde örterdi. Zamanla bu konuda
ustalaşmıştı. Mesela çocuğu huysuzlanmasın diye telefon oynamasına izin
verirdi. Başka türlü çözüm zor gelirdi. Bazen de televizyonu kapatmak ister ama
takip ettiği dizilerden uzaklaşmak istemezdi. Çözümden de gittikçe
uzaklaşıyordu.
Peki, hayat insan kayırır mıydı?
- O zaman insan, hayat sahnesinde hangi sebepleri oluşturmalı?
- Neyi ve kimi modellemeli?
- Neye ve kime uyumlanmalı?
- Neye bilinç vermeli, neyi yeşertmeli?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Hayat bir sebep sonuç ilişkisi… “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağladık”
YanıtlaSilÖğrenmek istemeyene öğretmek zor iştir...
YanıtlaSilOluşturduğumuz sebeplerin sonuçlarıyla karşılaşırıź.
YanıtlaSilHayatta doğru seçimler yapabilmek için insanın gerçeğe ihtiyacı var. Gerçeği bilmek kadar uygulayabilmek irdeleyebilmrk yaşayabilmek kıymetli olan,
YanıtlaSilanlayabilenlerden olmak ümidiyle
Dert bir değil Elvan Elvan ama çaresi hep bizde...
YanıtlaSil
YanıtlaSilAh Nuran, hayattaki sebep-sonuç ilişkisini anlayabilsen hayat sana da güzel olurdu… Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık. 🌷
Problemini kabul etmeyene çözüm hakkı verilmez.. insan kabullendiğinde hayatında yeni pencerelerde açılıyor.. kaleminize sağlık
YanıtlaSilO zaman insan, hayat sahnesinde hangi sebepleri oluşturmalı?Neyi ve kimi modellemeli?Neye ve kime uyumlanmalı?Neye bilinç vermeli, neyi yeşertmeli?
YanıtlaSilİnsan soru sormasa cevap ona gelmiyor. Bu sorular çok işime yarayaçak.
Hiç kimse
YanıtlaSil"Birisiyle konuşurken anlamak için değil , ona sıra gelsin diye dinlerdi "
YanıtlaSilİkinci defa okudum . Kalemine sağlık.
YanıtlaSil