“O Meşhur telefon markası yeni modellerini tanıttı…”
Her
sene heyecanla beklenen bir cümle…
İnsanlar
aylar öncesinden takip eder ve çıkacağı günün öncesinden kapılarda kuyruk olur,
beklerler…
Kamp
sandalyelerini alır sırtına, dükkanın önüne sıra olunur..
Peki,
bir cümle, nasıl bu kadar etkili olur?
Neden
insanlar ilk çıktığı günden itibaren bu markaya sahip olma arzusuyla yanıp tutuşur?
Aslında sadece bir cihaz iken, o marka telefonu bu kadar ANLAMLI kılan ne? Başta herkeste olmayan ayrı bir kategoride olduğu ama şimdilerde ise
neredeyse herkeste olan bir markanın telefonu…
İnsanların
çoğu cihazın özelliklerinin farkında değiller. Alırken tüm özelliklerini
ihtiyaç olarak tanımlarken, bir çok özelliğinden haberdar bile değil. Belirtilen en büyük ihtiyaç da arkasında
görünen üç mercekten çekim yapabilmek...
Belki
de en büyük istek burada başlıyor… Öyle ki cihazın reklam filmleri bile mercek
üzerine kurulu.
“Daha
iyi çekim kalitesi…”
“Daha
yüksek çözünürlük…”
“Daha
çok depolama alanı…”
“Bu
GÜCE ulaşmak GÜÇ değil.” bunlar kullanılan tahrik cümleleri.
Neden
bütün vurgu, tahrik burada?
Reklamlar,
insanların isteklerinin en yoğun olduğu yerlere göre hazırlanır. Örneğin; yemek
reklamında çekici bir görsel, çok iyi bir ses ve o yemeğin sıcaklığına dikkat
çeken bir cümle kullanılır. Bunu düşününce bu soruyu cevaplamak zor olmaz. Daha
çok kendini gösterebilmek, daha farklı görünebilmek ve çekilen çoklu
görsellerin içerisinden seçim yapabilmek için daha çok depolama alanı…
İlginç olan insanların kameralarda yüksek detayda görüntü kalitesi istemesine rağmen burnunun ucunda olup biten olayların detayını algılayamıyorlar olması... Hatta hayatlarındaki en büyük işaretleri bile göremiyor olmaları.. Daha çok depolama alanı olan bir telefon isterken ihtiyacı olan bilgileri kendi zihninde depolayacak alanının kalmamış olması. Neredeyse kendi çocuğumuzu hatırlayamayacak kadar unutkanlık seviyesine gelmiş olmamız..
Çok iyi ses
kalitesinden bahsederken bizim konuşma, biçim ve içeriğimizin kalitesinin çok
azalmış olması...
Birçok
insan bunları istek değil ihtiyaç olarak tanımlar. Gerçek yaşantılarından
farklı bambaşka görüntüler paylaşırlar. Gerçek hayatlarını ve bulundukları
ortamın tadını çıkaracak konsantrasyonu kendilerinde bulamazlar.
Gerçek olmayan ve gerçek olmasını istedikleri sahte bir hayat yaşamaya
başlarlar... Peki gerçek hayatları böyle midir?
Gerçek hayatları ile paylaşılan hayatlar arasında büyük farklar olunca “hayaller ve hayatlar” durumu ortaya çıkar.
İnsanların telefonlarının hafızasında zayıflayamadığı, zayıflamış gibi görünen ve fotoğraflarında gerçeğinden farklı görünen bedenleri vardır. Almak isteyip alamadıkları kıyafetleri mağazalarda giyip fotoğraf çekerler. Telefon depolama alanlarını bir kez test sürüşüne çıkıp, sahip olamadıkları araba fotoğrafları ile doldururlar. Tavşan olarak doğmamış ama tavşan kulağına sahipmiş gibi gözüken hayallerden oluşan fotoğrafları vardır...
İnsan kendine bunu niye yapar? Niye
olduğundan fazla veya farklı görünmeye çalışır?
- Neden parmaklarımızın
ucunda olmak isteriz ki?
- Neden olmadığımız
biriymiş gibi davranmaya çalışırız?
- Nereye kadar bu şekilde
ilerleyebiliriz ki?
Elbette
o ayaklarımız yere inecek, gerçek hayatımıza geri döneceğiz. Hepimiz toplu
taşıma kullanıyoruz, pazardan alışveriş yapıyoruz, ama hepimizin üzerinde marka
kıyafetler, en son model telefonları var. Ekonomomizi sonuna kadar zorlayacak
gücümüzün yetmediği alışverişler yapıyorruz.. Kendimizi bazı ortamlarda “olmadığımız
biriymiş” gibi gösteriyoruz. Telefonumuzu, çantamızı, kıyafetimizi markaları
görünecek şekilde ortaya bırakıyoruz, fotoğraflıyoruz. Peki sonuç?
Bizde
olmayan imkanların derdine düştüğümüzde, var olan imkanlarımızın faydasını göremiyoruz…
Çünkü ilgilenmiyoruz. Evimizdeki severek aldığımız bilgisayar, eski telefonumuz
bize artık keyif vermiyor. O telefonla fotoğraf bile çekmek istemiyoruz. Oysa
ki daha dün ne güzel resimler çekmiştik. Kıyaslarım değiştiği için sahip
olduklarımın benim için anlamı da değişti. Bu sebeple neye, ne anlam yüklediğimiz, neyi neye göre
kıyasladığımız çok önemli…
Bizi mutlu ve başarılı yapacak olan sahip olmadığımız
imkanlar mı? Yoksa elimizde olan imkanları en faydalı şekilde kullanmak mı?
Hepimizin
çevresinde var; çok iyi ebeveyn olduğunu, çok iyi sınava hazırlandığını, çok
sağlıklı beslendiğini ve çok iyi köpek eğittiğini paylaşanlar. Ama ekran
dışında hayatın gerçekleri pek de öyle değil... İstediği olmadığında ağlama
krizi geçiren çocuklar, test kitabını kapatıp televizyonu açan öğrenciler... Bazen
de salata kasesiyle fotoğraf çekilip, sonrasında kendini cipse verenler... Hazırlanan
detoks suları gerçekten içiliyor mu, yoksa çöpe mi gidiyor? Eğitildiği söylenen
köpek gerçekten düzenli mi yoksa ortalığı çoktan talan mı etmiş?
Fotoğraflarda gördüklerimizin dışında başka bir fotoğraf
karesi olabilir mi?
Görünen kısmı ile görünmeyen gerçekten aynı mı?
İşler nasıl dönüyor?
İşbirliği ile çekilen satılacak ürünlerin öneri videolarını, sanki gerçek kullanıcı gibi değerlendiren ünlülerimiz var. O ünlü o ürünü kullanıyor diye hiç ihtiyacımız olmayan ürünler satın alıyoruz. O pahalı ürünleri almak için çalıştıkça yetemiyor, yetemedikçe koşuyor, nefes nefese kalıyoruz ve mutsuz oluyoruz. O ürüne veya o markada bir telefona sahip olunca da mutlu olamıyoruz. Çünkü ürünler arkasında bir yığın borçla gelmiş oluyorlar. Bu da bizden sahip olduğumuz ürünü rahat bir şekilde kullanma isteğini götürmüş oluyor.
Peki neden insan bu sahteliğin içinde kaybolup gitmeyi seçer?
Temelde problemler istek ve ihtiyacın birbirine karışmasından kaynaklanır. İnsanın isteklerinin olmasında bir problem yoktur. Ancak isteklerini, ihtiyaç olarak görmeye başlaması sorunları oluşturur. Hele ki istediği şeyleri satın alma gücü yoksa... Yaşamsal faaliyetlerimizi devam ettirmek için gereken enerji ile istekler için gereken enerji aynı değildir. İsteklerimizin çoğu da kontrolümüzde olmayan istekler olduğundan, isteyip yapamadıkça gergin olmaya başlıyoruz. Sonrası kendimize şu cümleyi söylüyoruz “İstek değil, ihtiyaç bu canım”. O dört kameralı telefona ihtiyacım var. O telefona sahip olursam mutlu, sahip olamazsam mutsuz olacağım diye kendimize kodluyoruz. Buralarda tıkanan insan çözüm için yokuş tırmanmak yerine, kestirme yol arayışına girmeye başlıyor. Zor kazanım ile karşılaştığında, kaçıp kolay kazanç bulma derdine düşüyor. Oysa bu insana sadece anda kazanç verir… Bu kazançlar bizleri anlık keyif alan, anda mutlu olan kişilere dönüştürür.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; Gerçek başarı ve mutluluk
zorlu tırmanışların sonunda gelir der.
Kilo vermek yerine sağlıklı
beslenmeyi öğrenmek. Sınavı kazanabilmek için sistemli bir çalışma disiplini
oluşturabilmek; çocuğun anlık ağlamasını kesmek değil, her şeye ağlamayan bir
çocuk yetiştirmek... On yıl boyunca her gün ilişkide kırıldığımız yerleri tek
tek söylemek değil, neye kırıldığımızı bilip söylememize gerek kalmadan bizi
anlayan bir eşimiz olması... Anda
olayı kurtaran değil, toplamda
mutlu, kazanan bir hayatımızın olması önemli olan.
İnsanın gerçek ihtiyacı sonucunu
istediği şeyin sebeplerini oluşturmaktan geçer. Kilo vermek için hareket ve
düzenli beslenme başarılı olmamızı sağlar. Üniversite sınavına hazırlanırken
kazanabilmek için arkadaş buluşmaları, telefon, televizyon gibi keyiflerden
vazgeçmek kazandırır.
Aslında insan ne yapıp yapmaması
gerektiğini bilir.
Bildiğimizi
uygulamakta problemler yaşarız.
Neden? Çünkü isteklerimiz aşırı
olduğunda doğru kararlar vermek, duygularımızı kontrol etmek zorlaşır.
Anı kurtarma derdine düşerek kolay olan seçimlere yönelir, yolu kısaltmaya
çalışırız. Bu tıpkı kaybolduğumuzda uyarı levhalarına dikkat etmeyip yanlış
sokaklara gir, çık yaparak yol aramaya benzer.
Sonuca acele ulaşma isteği toplamda bizleri zarara uğratır. Bu istek toplamdaki
kazançlarımızdan eksiltir, ulaşmak istediğimiz sonuçları geciktirir. Bu da
insanı her geçen gün daha mutsuz,
daha gergin, stresli hissettirir.
İnsan zincirleri kırıp ulaşmak istediği
sonuçların sebeplerini oluşturduğunda, hayallerinin de ötesine geçebilir…
Hepimiz
bu dönemde bir telefona, kamerası olmasına ve yüksek kalitede çekmesine
ihtiyacımız olduğunu düşünebiliriz. Ama asıl mesele araç ve amaç ayrımını
yapamayışımızda... Telefonlar, bilgisayarlar bizim için bir iletişim aracı
olmalıyken, iletişim amacımız haline geldiğinde işte o zaman sıkıntı başlıyor.
Aracı olan bir şey insanoğlunun amacı olamaz. Çünkü amaç tektir.
Gerçeğe bu pencereden bakınca, o hepimizi
heyecanlandıran haberin pek bir anlamı kalmıyor değil mi?
Duyduk duymadık demeyin “O Meşhur
telefon markası” yeni telefon modellerini
tanıttı...”
Eeee...?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?
İnsan, istekleri ile ihtiyaçlarını karıştırdıgında nasılda sahtelikler içinde bocaladıgını anlatan cok güzel bir yazı olmus.elinize saglık.
YanıtlaSilNe güzel bir anlatım .Biz gerçeğimizi sahtenin peşinden koşarken kaybetmişiz .. Sanal dünyanın içine düşmüşüz maalesef ..
YanıtlaSilNihayi amacını unutmayanlardan olalim inşallah.Çok güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlik.
YanıtlaSilBu ihtiyaç olarak görülen sahteliğin sebebi yine sosyal medyada oluşturulan kriterlerdir. Sosyal medyanın topluma güzel, yakışıklı, çirkin, iyi, kötü, eğlence gibi dayatmalarının olması ve toplumun bu dayatmaları sorgulamadan doğru olarak kabul etmesi bu isteklerin ihtiyaç olduğunu düşündürtüyor. Daha da kötüsü ihtiyaç sanılan bu isteklerin peşinde koşarken gerçek ihtiyaçlarından ödün vermeleri. Bu noktada da daha yorgun, daha uykusuz, daha borçlu, daha mutsuz, daha yanlız ve daha az düşünen insanlara dönüşüyorlar. Sosyal medyanın dayattığı o insan olmak, o insanla tanışmak, o hayatı yaşamak, o telefonu alıp o çantayı takmak için koşturmaktan kendilerini tanıyamıyorlar. Ne zaman kendilerini tanımaya başlarlarsa o zaman istekleri ve ihtiyaçları arasındaki farkı anlayabilirler. Üstelik o ihtiyaç sandıkları isteklerin aslında kendi istekler olmadığının bile farkına varırlar. Bu farkındalıktan sonra da insan artık gerçekten kendi hayatını yaşamaya başlar.
YanıtlaSilİnsan ne kadar parmak ucunda yaşadığını maalesef anlayamıyor. Verilen örnekler, konular arası ilişkilendirmeler kendime bir kez daha dönüp bakmamı sağladı. Çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilAnlaşılır, çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSil"İnsan kendine bunu niye yapar? Niye olduğundan fazla veya farklı görünmeye çalışır? "
YanıtlaSilNe güzel bir soru olmuş
Bütün problemde burdan başlar zaten . İnsan farklı görünmeye çalıştıkça aşıŕılığa gitmeye başlar.Duyguları aktifleşir ve hiç yapmayacağı şeyleri yapmaya başlar. Mesele farklı olmak değil hakedislerimizi arttırmak
anlaşılır bir dil olmuş, emeğinize sağlık
YanıtlaSilAracı olan bir şey insanoğlunun amacı olamaz. Çünkü amaç tektir. ne kadar güzel anlatılmış
YanıtlaSilBazen görünen, sadece görünen olmalıdır.
YanıtlaSilSade ve dengeli bir yaşam az ile huzurun daha çok olduğu bir yaşam, beraberinde bireysel gelişimine, bedenine sağlıklı yatırımlara odaklanmamıza olanak sağlar.
Ve Hızlı yapılan her şey tehlikelidir. Bedelleri ağır olur. Ve ihtiyaçlar anlamını yitirip gerçeklikten uzaklaşır.
İhtiyaçların çarpıtıldığını ve bunlarında aslında bizlere sunulan algısal dayatmalarla bizleri nasıl gerçek ihtiyaçlardan uzaklaştırdığını sorgulayan sadeleşmenin ve gerçek ihtiyaçların önemini ve asıl mutluluğun daha basit ve herkesin ulaşabilir bir yerde olduğunu vurgulayan çok güzel bir kalem ve yazı olmuş. Ellerinize sağlık...
İhtayaç sandığımız isteklerimizle basit olan şeyleri nasıl da zorlaştırıyoruz kendimize. Nelerin istek nelerin ihtiyaç olabileceğini bana tekrar düşündürdü. Çok teşekkürler...
YanıtlaSilAracı olan bir şey insanoğlunun amacı olamaz. Çünkü amaç tektir. ne güzel bir cümle
YanıtlaSilHarika!
YanıtlaSilIstek - ihtiyac ayrimi yapabilmek, bunu yapabilecek cocuklar yetustirebilmek guzel olurdu...bircok sorunu da otomatik cozerdi..
Hakkaten oyle dagildik ki zihnimizde depolama alani kalmadi..ilham verdiniz. Yazanın eline saglik:)
Sosyal medya ve “influecer” etkisinin somut bir yansıması olarak harika tespitler içeren bir yazı olmuş. Tebrikler !
YanıtlaSil"Yaşamsal faaliyetlerimizi devam ettirmek için gereken enerji ile istekler için gereken enerji aynı değildir. İsteklerimizin çoğu da kontrolümüzde olmayan istekler olduğundan, isteyip yapamadıkça gergin olmaya başlıyoruz." Bu cümle insanoğlunu çılgınca tek tip yaşam tarzına hapsetmeye çalışan, ekonomik, kültürel, coğrafi faklılıkları hiçe sayarak insanları sonsuz potansiyel imkan ve kendi habitatı dışında bir alemle baş başa bırakan sistemin yol açtığı durumu özetlemiş, telefon ekranıyla açılan dünyanın kapıları, hayal kırıklıklarıyla geri kapanabiliyor.
YanıtlaSilTelefon konusuyla başlayıp birçok sorunumuza ayna tutan çok güzel bir yazı olmuş.
Çok verimli bir yazı olmuş günümüzün özeti gibi elinize sağlık... 🌸
YanıtlaSilAnlık kazançlarımız… Ne kadar da hayatımızı sahte ihtiyaçlarla doldurmuş olduğumuzu farkettirmeyen anlık kazançlarımız… hayatımızın asıl amacını bulup ona göre istek ve ihtiyaç belirleyenlerden olabilme ümidi ile…
YanıtlaSilİnsan neyi neden yaptığını bilmesi o kadar önemli ki yanlış sokağa girmesin, vakit kaybettirmesin, somut ve soyut zararları azaltsın diye .. çok faydalı bir yazı olmuş. Kaleminize çok sağlık
YanıtlaSilTam da yeni bir mont ne güzel olurdu, yeni modeller çıkmış diye düşünürken karşıma çıkan yazı.. İnsan kendini nasıl da manipüle ediyor.. ihtiyaç mı istek mi? Bu ayrımı yapabilmek gerçekten çok önemli.. Emeklerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilÇok güzel bir anlatım... Ne yazık ki gerçekle sahtenin birbirine girdiği ve çoğunlukla sahtenin süslü püslü oluşundan kazandığı bir dünyadayız... kazanarak kaybettiğimiz.. şekilciliğe o kadar çok takılıyoruz ki içeriği merak dahi etmiyoruz. Şekilciliğe kapılımca istekler ve ihtiyaçlar ayrımını yapsak bile kendimizi kandırıyor, isteğimizi mantıksallaştırıyoruz... kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsanoğlunun amacı tektir. Keşke bilselerdi…
YanıtlaSilBizde olmayan imkanların derdine düştüğümüzde, var olan imkanlarımızın faydasını göremiyoruz ve gergin dış dünya beklentili biri olmaya başlıyoruz.. Emeklerinize sağlık:)
YanıtlaSilGünlük hayattan elle alınmış çok beğendim ❤️❤️
YanıtlaSilTelefonlar, bilgisayarlar bizim için bir iletişim aracı olmalıyken, iletişim amacımız haline geldiğinde işte o zaman sıkıntı başlıyor. Araç ile amaç karışınca insanın tüm yaşamı karışıyor gerçekten...
YanıtlaSilÇok güzel ve faydalı bir yazı olmuş... Birleşmenin önemini çok güzel ifade etmişsiniz. Ne demişler birlikten kuvvet doğar. İnsanlar ne kadar çok bildiğini iddia etse bile bilmiyordur. İnsanın bazen insan olduğunu hatırlaması ve bazı konularda bilmediğini fark edebilmesi gerekir. Eğer Efe hakkında bilmediğini fark etmeseydi Nermin, yuvaları yıkılabilirdi. Bazı farklılıklar güzeldir...
YanıtlaSilİstek ihtiyaç farkını herkes bildiğini iddia eder. Farkını bilmek basit ve herkes yapabilir gibi durur ama durum böyle değildir. İstek ve ihtiyaç farkını herkes ayırt edebilir olsaydı insanlara icra gelmezdi. Bu basit görünen durum insana rızkını boşa gitmesini önler. Bazı bilgiler ne kadar basit dursa da aslında çok önemlidir...
YanıtlaSilİstek ihtiyaç farkını herkes bildiğini iddia eder. Farkını bilmek basit ve herkes yapabilir gibi durur ama durum böyle değildir. İstek ve ihtiyaç farkını herkes ayırt edebilir olsaydı insanlara icra gelmezdi. Bu basit görünen durum insana rızkını boşa gitmesini önler. Bazı bilgiler ne kadar basit dursa da aslında çok önemlidir...
YanıtlaSilÇok güzel ve faydalı bir yazı olmuş... Birleşmenin önemini çok güzel ifade etmişsiniz. Ne demişler birlikten kuvvet doğar. İnsanlar ne kadar çok bildiğini iddia etse bile bilmiyordur. İnsanın bazen insan olduğunu hatırlaması ve bazı konularda bilmediğini fark edebilmesi gerekir. Eğer Efe hakkında bilmediğini fark etmeseydi Nermin, yuvaları yıkılabilirdi. Bazı farklılıklar güzeldir...
YanıtlaSilHayatın içerisinde ANLAM yüklediğimiz şeylerin gerçeği sahi nedir ?
YanıtlaSilGerçek mi sahte mi ? Emeğinize sağlık 💌
Hayaller ve hayatlar nasıl da yanılıyor insanoğlu
YanıtlaSilİhtiyaç ve isteği ayrıştırmamızı sağlayan yazı olmuş emeğinize sağlık 👏🏻
YanıtlaSilHayaller ve hayatlar. İnsanlar hayallerine ulaştığında mutlu olacaklarını zannediyorlar. İstediği telefonu alınca anda mutlu oluyor oluyor da bu anlık mutluluk çok çabuk geçiyor. Mesele: ne olursa olsun, bitmeyen bir mutluluğa sahip olmak.
YanıtlaSilSadece dışarıya daha farklı veya daha iyi görünmek için yapılan alışverişlerden yola çıkılarak aslında hayatımızın her noktasında yaşadığımız basit ama bize karmaşık görünen problemler sade ve öğretici bir dil ile anlatılmış. İnsanlar ihtiyaçlarım adı altında ne kadar har vurup harman savurduğunun farkında değil. Elinize sağlık.
YanıtlaSilİstek ve ihtiyacı ayırmanın önemi… Mutlu ve başarılı olmaya ulaşmanın sırrı imkanlara ulaşmak gibi düşünmemiz… Bütün bunları yaşantımızdan yansımalarıyla anlatan etkileyici bir yazı olmuş. Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Araçları amaç yapmadığımız, gerçek amacımıza göre yaşayacağımız bir ömür dileğiyle…
YanıtlaSilCok basarili bir yazi emeginize saglik
YanıtlaSilİnsan,sonuçta unutan.Kolayca unuttuğu gibi herşeyi, gerçek amacınıda unutunca somutlaşıyor hedefleri doğrultusunda..İsteklerimizi, hedeflerimizi doğru amaç uğrunda dizayn edebilelim inşallah.
YanıtlaSilHayatta; kapsayıcı ve tek bir amaç belirlediğimizde, sahteliklerden kurtulabilmemiz ancak mümkün olabilir..
YanıtlaSilEmeği geçenlerin ellerine sağlık
Konu çok faktörlü gibi görününce yorumlarda dahi bunun sebebi şudur, bunun suçlusu budur diyenler olmuş. Elinize emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Yazının finaline kocaman bir tebessüm bırakmışsınız "Eee" Rabbim fark edenlerden, toparlananlardan eylesin.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. Bilgilendirici bir içerik olmuş. ❤️
YanıtlaSilAnlamlı ve anlaşılır bir yazı.İnsanoğlunun içine düştüğü son durumu güzel özetlemiş.İnsan kendi değerini unutmuş.İlk defa ele geçireceği bir madde ile kendine değer katacağını sanıyor.Bir zaman sonra aldığı madde de gözünde değersizleşiyor.Kendine değer katacak başka maddeler peşinde koşmaya başlıyor tekrardan..İnsan aslına dönmeli,özüne dönmeli.İçindeki cevherin farkına varmalı,onu açığa çıkarmalı asıl olan...
YanıtlaSilEllinize sağlık bügün insanlar yoran mutusuz kendileri bu yükler yülemesi. Oysa dediniz gibi istedikler sonuçu için acele etmese zincirleri kıra kıra gitse sebepleri uluştursa hayalların ötesine geçerler!
YanıtlaSilTamda telefon bakarken malum markanın fiyatlarına bakarken böyle bir yazı:):):) iyi geldi…:) Rabbim gerçeği gören isteklerini yönetebilenlerden olmayı nasip etsin🤲🏻🤲🏻
YanıtlaSilGerçek amacımızı unutmamamız duasıyla...
YanıtlaSilHayallerimizin ötesine geçebilmek ümidiyle ..
YanıtlaSilİnsanlar bağımlı oldukları kadar durağanlaşır. Durağanlaştıkça insan hareketten uzaklaşır. Hareketten uzaklaşan kişi üretimden daha çok tüketir. Para ise çok tüketilen şey, sonunda haciz gelir. Haciz gelince elindeki imkanlardan, faydadan uzak kalır. Kısacası insan ne ekerse onu biçer. Bağımlılığından kurtulduğun kadar üretir insan ve tüketimden uzaklaşmanın yolu üretimin çok olmasıdır.
YanıtlaSilBirçok özelliğini bilmediğimiz, kullanmaya bile fırsatımız olmadığı birşeye neden o kadar para veririz, neden geceden kuyruğa gireriz, düşünmak aklımıza bile gelmez ...
YanıtlaSilİhtiyacımız olmayan o kadar çok şeyi ihtiyaç zannetmişiz ki! Bunu fark ettiğimizde hayattan keyif almaya başladık... Fark ettirenlerden ALLAH razı olsun... Elinize sağlık.
YanıtlaSilGörünen kısmı ile görünmeyen kısmı aynı değil. Aldanmayalım her şeye... Dikkatimizi dağıtmak için tuzak bunlar... Hedefi olan insanlar böyle şeylere takılmazlar....Elinize sağlık.... Güzel yazılarınız için teşekkür ederiz.
YanıtlaSilİşte hayattakı en büyük yanlışımız ihtiyaç ve istek arasındaki farkı bilmemek. İsteklerimizi ihtiyaç zanetmek.
YanıtlaSilİnsanoğlu gerçek amacı için çaba sarfetmeli. Gerçek amaca sıkıca tutunabilenlerden olalım inşAllah.
YanıtlaSilTeşekkürler
Aslında çözüm basitte gizli. İstek mi, ihtiyaç mı sorusuna doğru cevap verince gerginliklerde bitiyor. Bunu yapamadığımız zaman çok isteyerek aldıklarımız, bir süre sonra umurumuz da bile olmuyor. Farkındalık sağlayan bu yazı için sonsuz teşekkürler. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilİstek ihtiyaç farkını herkes bildiğini iddia eder. Umarım ayrıştırabilenlerden oluruz...
YanıtlaSilTeşekkürler
YanıtlaSil