HAYALLER VE HAYATLAR

 

İnsanın hayatı, yaşadığı coğrafyaya göre mi şekillenir? Yoksa yaşadığı coğrafya mı hayatını şekillendirir?

Şimdi insanlara sorulsa nerede yaşamak isterlerdi?

Okyanus kenarı, Alp’lerin etekleri, Toroslar, sıcak kumsallar…

Yoksa tam da bulundukları yerde mi?

Kimileri sıcak, kimileri soğuk iklim tercih ederken….

Kimileri de belki sadece kuzey ışıklarını seyretmeyi tercih eder…

Şu an hangi coğrafyayı tercih ederdik?

Yaşadığımız coğrafya mı, orada yaşananlar mı bizim için önemli olurdu?

Dünya üzerinde birçok coğrafya ve ayrı ayrı öyküler vardır. Her biri birçok olaya şahitlik etmiş. Kimi topluluklar rahat, kimileri ise korku ve kaygı ile yaşamıştır. Bu coğrafyalarda yaşananlar insanların bugününü etkilemiş ve yarınlarını da etkilemeye devam edecektir. Neler yaşanmış? Hangi sebepler oluşturulmuş? Neden bu yaşananlar bu kadar etkili olmuş?

Eski tarihi ile bir coğrafya…Türkistan…

Türkistan ülke değil, Kazakistan’da bir eyalettir. Türkistan, batıda Hazar Denizi, doğuda Altay ve Altın Dağları ile sınırlıdır. Güneyde Horasan Karakurum Dağları, kuzeyde Ural Dağları ile Sibirya’ya kadar uzanmaktadır.

Türkistan, insanları, iklimi ve tarihi ile çeşitli özelliklere sahiptir. Bazı kaynaklarda eski adı Kaşgar olarak geçer.

İpek yolu ticareti, doğal kaynakların çok olması, korku salan büyük liderlerin de bu coğrafyaya olan ilgisini arttırmış. Şehrin konumu büyük dağların arasındaki geçitleri de şehrin ilgi çekmesine sebep olmuştur.

Bu coğrafya ile ilgilenen bazı liderlerler öyle liderlerdi ki en önemli özellikleri acımasız olmaları ve insanlara korku vermeleriydi.

Bu liderlerden bir tanesi sefere gitmeden saldırıda bulunacağı yerlere kendi adamlarını yerleştirirdi. Bu yardımcılarından da detaylı bilgi toplardı. Aynı zamanda toplulukların içine kendine hizmet eden kişileri saklardı. Bu sayede iç çekişmelere de sebep oluşturur, rakibini zayıflatırdı.  İnsanları ve gireceği yerleri en zayıf noktalarından yakalardı. İçeriden birbirlerine düşürür böylece toplulukların birliklerini bozardı. Tüm bunları ciddi bir disiplin ve planlama ile yapardı. İnsanları istediği gibi yönetip istediklerini alırdı… Nasıl mı?

Topluluklar ancak korku ve kaygısını doğru yere yerleştiremediğinde ve birleşemediğinde kolay yönetilebilir olur. Korku ve kaygılar ortak ve doğru yerde değilse insanları birleştirmez. Kişilerin bireyselleşmesine ve ayrışmasına sebep olur. İnsanlar kendi derdine düşerse, çözülmeler başlar ve güç kaybederler. Halbuki yaşam birleşme üzerine kurulu bir sistemdir. Aynı çoklu dal parçaları bir aradayken kırılmazken, tek kaldıklarında kırılması gibi… İnsanlarda dal parçaları gibi saflarını sıkılaştırdığın da birleşen olduklarında dağılmazlar. Böyle olunca hiçbir kayıp, acı o toplulukları, aileleri  ayıramaz.

Tek kalmış dallar gibi kırılmadan, hayırda ve faydada nasıl birleşen olabiliriz?

İnsanları bir arada tutan şey ne olabilir? Birlik beraberlik, sevgi… ilişki… bir araya getiren, toparlayan, sınırları ile kapsayan bir SUR belki…belki de ortak yemek yenilen bir KAZAN... Belki de ortak hedef için atılan ilmeklerden oluşan bir El dokuma HALI...

‘’Sur örmek’’ sözü dünyamızda çok eskilere dayanır. Maddi ve manevi birlikteliğin, birleşmenin, korunmanın sembolüdür. El dokuma halılarda da ipliklerin birleşiminden oluşan bir birliktelik görüyoruz. Aynı yolda aynı hedef için atılan her ilmek ipleri ve insanları birleştiriyor. Ve bu birlikteliği koruyan iplerin dağılmasını önleyen halının kenarlarında bordurlar vardır. Öyle bordurlarlar ki en sağlam ilmekler burada atılır, birleştirilen ipler dağılmasın, her baskıya rağmen çözülmesin, gevşemesin, dağılmasın diye.. Bu ülkelere en iyi örneklerden biri de Türkistan’dır. Tarihte el halısı dokumacılığını en iyi yapan şehirlerin başında gelir. Birileri dokuma tezgahında birleşmiş, birileri halı ticareti yaparak birleşmişlerdir.

Halk tarih boyunca toplu buluşma günlerinde kendi sınırlarının içinde, ortak buluşma alanlarında bir araya gelir ve paylaşımlarda bulunurlardı. Beraber yemek yemişler otağ çadırlarında, beraber ticaret yapmışlar, beraber kilim, halı dokumuşlar ve ortak kazanç için diğer kervanlara satmışlardır. Ortak paylaşımlar olan yeme, içme, eğlenme, ibadet, ticaret gibi her işi birlikte yapmaya gayret etmişlerdir. Böylece sınırlı alandaki ilişkilerini sağlamlaştırmışlardır. Sınırlandırılmış bu alanlarda birlik olmanın, birleşen olmanın önemini bir kez daha bizlere göstermişlerdir.

Günümüze baktığımızda ise bizler ortak paydada birleşemiyoruz… Evlerimizde, iş yerlerimizde, akrabalarımızla, arkadaşlarımızla güçlü birliktelikler kuramıyoruz. Bizleri bir araya getirecek olan sevgi, kazanç, acı, keyiflerimiz çok az kaldı artık. Birleşebilmek için ortak isteklerimizin olması gerekir, aynı yöne bakmak gerekir. Bu kazanımları ortak bir alanda toplayacak, bizlere sınırları çizecek ilişkilerimizde surlar, bordurlar gerekli. Bu sınırlar sayesinde daha sıkı ilişkiler, soyut bağlar kurabiliriz. Aynı evde yaşıyoruz, aynı işte çalışıyoruz ancak amaçlarımız ve isteklerimiz aynı değil. Çoğumuz kendi bireysel hayatımız ile ilgileniyoruz. Halbuki hayatı ANLAMLI kılan birleşebilmektir. Benzer şeyleri sevip, benzer şeylere beraberce gülebilmektir. Böyle olursa tüm korkulara, kaygılara karşı birlikte göğüs gerebiliriz. İnsan ancak ortak şeylere ihtiyaç duyarak aynı yerde birleşebilir. Aksi halde insanlar ve toplumlar arasında ayrışmalar olur, korku ve kaygı ile yönetilebilir hale gelirler.

Bu hayatta insan neden korkar?

• İnsandan?

• Zalimden?

• Terk edilmekten?

• Sevilmemekten?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Aynı amaç doğrultusunda insanlar birleştiğinde daha güçlü olurlar. Çünkü yaratılanlarda birleşen olmak birden güçlüdür.

Korkumuza rağmen ne tepki veriyoruz? Kaçıyor muyuz, korkularımız ile yüzleşiyor muyuz?

Bu zamana kadar kaçarak hangi problemleri değiştirebildik?

Hayat sonuçlara değil, verdiğimiz tepkilere geri bildirim verir.

Tüm bunlar için hangi coğrafyada olduğumuzun bir önemi yok. Önemli olan hangi durumda hangi tepkileri verdiğimizdir.

Kıtlıkta, bollukta.

Hastalıkta, sağlıkta.

Öfkede, mutlulukta.

Hangi tepkileri veriyoruz?

Önce düşünelim, tanımlayalım...

Yıllar önce Dünyada yaşananlar, bugün hala yaşanmakta.

Dünyada neler yaşandı?

İnsanlar nasıl tepkiler verdi?

Nerelerde zorlandı, nereleri kolay geçtiler?

Nasıl geçtiler? Yöntemleri nelerdi?

Türkistan... Benzer insanları çevreleyen, onları ilmek ilmek birleştiren dokunan halıda ki ipler gibi birleştiren.

Korkmadan, tüm cesareti ile.

Selin önünde yıkılmaya yüz tutmuş bir sur, bir duvar gibi.

Vazgeçmeden ve hala ayakta...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi Nedir?

Kim Kimdir?

İlişkilerde Ustalık Nedir?

Başarı Psikolojisi Nedir?