Sinema…
Yüksek
çözünürlük ile çekilen görseller…
Yüksek
teknoloji ile yapılan efektler…
Patlamış
mısır eşliğinde keyifle izlediğimiz filmler…
Sinemadan
mı, koltuklardan mı bilinmez tadı bile bambaşka…
Eskiden canımız
sıkılsa sinemaya giderdik. Mutlu olmak için sinemayı tercih ederdik. Arada
bir gidilen bir yer olduğu için gelecek filmleri heyecanla beklerdik. Şimdi ise
her zaman film var ama heyecanlı bekleyişler yok. Senede bir belki iki
filmi heyecanla bekliyoruz.
Kocaman
bir ekrandan koltuğa yaslanıp filmi izlemek başka bir
dünyadaymış hissi veriyor…. Bambaşka hayatlar, coğrafyalar, koşullara
şahit oluyoruz. O dev ekranda ayrı bir yansıma var. Sanki insanı içine
alıyor, başka dünyalara sürüklüyor... Filmin içindeki oyunculardan
biriymiş gibi bir his kaplıyor insanın içini. İnsan kendi hayatından
çıkmış başka bir hayata girmiş gibi hissediyor.
Farklı
sahneler farklı oyuncular…
Her birine şahitlik ediyoruz. Hatta bazen oyuncuları veya öyküleri beğeniyoruz. Ya da tam tersi “Ben bile daha iyi oynardım” dediğiniz karakterler oluyor. “Bu rol bu adama hiç yakışmamış” diyoruz. Sadece bir rol diyoruz. Halbuki arkada neler oluyor. Ne emekler, ne bedeller ödeniyor… Biz ise sadece bir rol diyoruz. Ancak film de olsa hayatın kendisi de olsa tek rol, tek sahne… Süre belli … Bu rol tek sahne için harcanır mı?
Filmdeki hayatlara bakıyoruz ve bizler de aynı hayatları istiyoruz… “Bu imkanlar bende olsa neler yapardım… Hiç karar almayı bilmiyor. Adamı makam sahibi yapmışlar iş bilmiyor. Bana verecekler bak neler yaparım…” Uzaktan yorum yapmak ne kadar da kolay… Bedeli ödemeden, emek harcamadan istemek…
Tek rol, tek sahne… Noktasal spot ışığı… İnsanın kendi
hayatından göz çekip başkalarının hayatına yorum yapması kolaydır, zahmetsiz... Tıpkı
elim sende oyunu gibi… Ödenecek tüm bedeli karşıya yüklemek… Çözüm
üretmeden, düşünmeden, kaygı ve korku hissetmeden... Sanki bedeller
uzaktan bakarak rahat rahat ödeniyormuş gibi hissederiz. Ancak bu bir
yanılsamadır... Hayat oluşturduğumuz sebeplere geri bildirim verir. Doğru
seçimler doğru sonuçları getirir. Bizim ortaya koyduğumuz bir emek yoksa bir
karşılığı da olmaz…
Tıpkı filmlerdeki
gibi doğru sahnede doğru rolü alabilmek…
Tek rol
tek sahne…
Rolün karşılığını verebilmek…
Hayatta başarıya ulaşmış insanlar kendi hayat yolculuklarına odaklanırlar. Sonuçlara değil, sebeplere odaklanırlar ve hedefi için ödeyeceği bedellere konsantre olurlar. Oynadıkları rolün hakkını vermeye çalışırlar. Diyalogları öğrenir ve sahnelerinde rollerini oynarlar. Tüm vücut hareketleri ve mimikleri ile rolünün hakkını verirler. Arada dekor ve rol değişir ancak hemen tedbir alır ve çözüm geliştirirler. Tıpkı akan suyun karşı koymadan süzülerek ilerleyişi gibi sürece uyum sağlarlar... Çünkü amacına yönelik hedefler vardır. İşinde çıraksa çırak, ustaysa usta gibi sebepler oluşturur ve çabalar. Neden? Çünkü tüm insanoğlu hayat sınavındayız ve geçip geçmemek, problemleri çözüp çözmemek arasında sınav veriyoruz. İşte bu uzun bir yol... Ancak çalılarla gizlenmiş mutluluk patikasına ulaşmaya çalışıyoruz.
Mutluluk…
Başkalarına
bakmadan nasıl öğrenebiliriz?
Bakarak…
Görerek…
Algılayarak…
Tabiatı,
insanları, olayları, durumları algılamak anlaşılır hayatın yol göstericisidir.
Tıpkı bir pusula gibi…
Bizler başkalarının imkanlarına bakarak mutlu olmaya çalışıyoruz. Onların imkanlarını kendi imkanlarımız ile kıyaslayıp mutsuz oluyoruz… Halbuki insanların başarılı ve başarısız oldukları ortak noktalara bakarak deneyim transferi yapabiliriz. Neyi iyi yaptılar ve hangi sonuçlar ile karşılaştılar. Neyi kötü yaptılar ve hangi sonuçlar ile karşılaştılar? Hangi yoldan gidilir, hangisinden gidilmez …. İnsanın zihni kıyas ile çalışır. Mutlu ve başarılı olabilmenin formülü de kıyaslarımızı doğru yere koyabilmekten geçer..
Bazı
filmlerde farklı teknikler uygulanır. İzleyiciye
doğrudan hitap eder ve bazen de kendi dünyası içine alır. Tıpkı minik
uyarılar gibidir. Amaç ise izlenen sahnenin bir film olduğunu hatırlatmaktır. Yapımcının
bize “Filmden kopma ama fazla da içine girip kaybolma” demesidir. Bu dengeyi
korumak izleyicinin ve oyuncunun görevidir. Oyuncu beklenmeyen bir
zamanda evden çıkar ve film setinin içinden geçer tekrar eve döner. İnsan
izlerken bir anda irkilir, koltukta dikleşir ve toparlanmaya çalışır. Kendine
çeki düzen verir, saatine bakar ve güncel hayatına geri döner.
İşte
aslında hayat da bize aynı filmdeki gibi kopmayalım diye hatırlatıcılar gönderir.
Beklemediğimiz
anda güzel sürprizler ile karşımıza çıkar. Bazen alakasız yerde karşımıza çıkan
eski arkadaş, bazen bir hatıra, bazen bir mekan… O an bize çok farklı
gelebilir. Aynı yerdeyiz…Farklı zamanda farklı şartlarda farklı ben… Baktığımız
yerden her şey başka görünür ve yeniden yolumuzu, yolculuğumuzu ve geçici bir
yolcu olduğumuzu hatırlarız…
Hayat bize
hatırlatıcılar gönderir. O çok değer verdiğimiz şeylerin hiçbiri kalıcı
değil. Tıpkı evden çıkıp sete gelip
tekrar evine dönen oyuncu gibi… Olaylar yaşanır ve biter. Hiç bitmeyecek
sandığımız sahneler çoktan geçmiş. Yeni sahne yeni kazanımlar ve sorular bizi
bekliyordur.
Geçici bir
hayat…
"Insanın kendi hayatından göz çekip başkalarının hayatına yorum yapmasi kolaydır.."ne kadar dogru bir söz.
YanıtlaSilKendi hatalarını göremeyip de ,başkalarında sürekli hata araması.Başkalarinin kusurlarını görmekten ,kendini görememesi sonrasi kendini kusurusuz zannetmesi..emeginize saglik.
İnsanın hayatıdır aslında tiyatro sahnesi. Sahnenin önünde oturanlar, kişinin hayatında önplanda etkiye sahip olanlardır. Arkalara gittikçe insanın hayatındaki varlığı da azalır sıralarda oturanların. Bu anlamda deneyim transferi aldığımız kişilerin genelde ön taraflarda oturanların olması makul ve mantıklıdır belki ama adı üzerinde DENEYİM. Epistemolojik açıdan bakacak olursak deneyime öznel demek hata olacak fakat bireysel deneyimler açısından baktığımızda herkese göre farklılık gösteren deneyimlerin transferini sağladığımız nedenler de ve bunlara bağlı olarak sonuçlar da ya da süreçler de ve bunlara bağlı olarak sonuçlar da değişiyor haliyle. Bu anlamda baktığımızda herkesin kendi yaşantısı, kendi deneyimi ve hayatına yüklediği kendi anlamı da her hayatın ayrı bir senaryo olduğu sonucunu doğuruyor.
YanıtlaSilBaşkalarının hayatlarında başrol olmaya çalışırken nasılda kendi hayatlarımızı kaçırıyoruz. Başkalarının hayatları o kadar ilği alanımızda ki artık kıyaslarımız bile kendimiz değil bir başkasına göre olunca kendimi hep mutsuz hissediyoruz. Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSilDoğru sebepler oluşturarak hedefe ulaşabilmek… Bedelinize sağlık.
YanıtlaSilHayat oluşturduğumuz sebeplere geri bildirim verir. Doğru seçimler doğru sonuçları getirir. Bizim ortaya koyduğumuz bir emek yoksa bir karşılığı da olmaz… RABBimizin bizlere gönderdiği hatırlatıcıları doğru okuyabilmemiz duasıyla... Emeklerinize sağlık
YanıtlaSilKendi hayatımızda baş rol olabilmek, kendimiz ile kıyasa girebilmek ve doğru tepkiler ortaya koyabilmek dileğiye... Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. İnşallah kendi sahnelerimizde başroldeyizdir. Başkalarının sahnelerinde yön belirlemekten Rabbime sığınırım.
YanıtlaSilİnsanlar mutluluğun sırrının kendi kıyaslarından geçtiğini bilse acaba bunu yapmayı bırakıp gerçekten mutluluğu seçebilirler mi? Belki de Kendi sürecimiz de hayatın hatırlatıcılarını gözden kaçırdığımızda mutluluğumuzun önüne bir engel koyuyoruz. İnşallah hepimiz hatırlatıcılarımızı doğru okuyarak gerçek mutluluğu yakalarız. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSil"Filmden kopma ama fazla da icine girip kaybolma"... ne guzel denge verilmis...
YanıtlaSilBazi insanlar ya baskalarinin isine gucune, malina vb. yogunlasmaktan ya da mucadeleden uzaklasarak inziva halinde oldugundan hayatinin merkezinde degil, tam yasamiyor aslinda, rolunu emaneten oynuyor....
Bazisi da oyle kaptirmis ki, gunluk hayattaki herseyi cok abartip geciciligini unutmus... Akledenler o dengeyi yakalayanlar olsa gerek..
Sebeplere odaklanabilmek dileğiyle, elinize sağlık 🌼
YanıtlaSilEmeğinize yüreğinize sağlık
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş...
YanıtlaSil'Olaylar yaşanır ve biter. Hiç bitmeyecek sandığımız sahneler çoktan geçmiş'. Ama nefes var olduğu kadar sonrası var. Öykü devamı var. Doğru tepki verenlerden, sınavı geçenlerden olalım inşAllah. Kaleminize sağlık ..
YanıtlaSilFilmin sonu olduğunu bilsek de bitmesin isteriz. Ama bitecek. Mesela bu filmde ne yapıp ettiğin değil mi?
YanıtlaSilBaşrolün hakkını verememek, ne acı
YanıtlaSilEmeğinize sağlık, çok anlamlı olmuş
YanıtlaSilHayat bize hatırlatıcılar gönderir ama insan oğlu çoğunu görmez... Gerçeği görebilmek dileğiyle...
YanıtlaSilKendi hayatımızda baş rol olabilmek dileğiyle…
YanıtlaSilBizler başkalarının imkanlarına bakarak mutlu olmaya çalışıyoruz. Onların imkanlarını kendi imkanlarımız ile kıyaslayıp mutsuz oluyoruz… Mutsuzluğun tanımı ne güzel yapılmış…
YanıtlaSilHayat oluşturduğumuz sebeplere geri bildirim verir. Doğru seçimler doğru sonuçları getirir. Bizim ortaya koyduğumuz bir emek yoksa bir karşılığı da olmaz… Emeğinize saglik
YanıtlaSilTek bir hayat tek bir rol
YanıtlaSilElinize sağlık 🌾 ✨
YanıtlaSilEmeğinize sağlık çok teşekkür ederim
YanıtlaSilÖnce özlem duyduğumuz anlarla başlayıp sonrasında insanın kendisine sorması gereken soruları ve aslında yapmaması gereken davranış ve hareketleri bağlamasıyla çok sürükleyici bir yazı haline gelmiş. Çok hoş
YanıtlaSilFilm-hayat metaforu üzerinden ne kadar çok kıymetli aktarım yapılmış. Emeğinize sağlık. Çalılarla gizlenmiş o mutluluk patikası… Marifet kazanarak hem de zevk alarak, düşsek de kalkarak… yeter ki rotamız doğru olsun.
YanıtlaSil“Filmdeki hayatlara bakıyoruz ve bizler de aynı hayatları istiyoruz…” Şu yeni dönemde bir de üzerine sosyal medyadaki yaşamlara bakıp hayatlarımızı kıyaslıyoruz. Düşündüren bir yazı olmuş, elinize ve emeğinize sağlık..
YanıtlaSilHiç bitmeyecek sandığımız sahneler çoktan geçmiş.👍
YanıtlaSilNerede olursak olalım rolümüźün, içinde bulunduğumüz durumun hakkını vermeye çalışmak lazım. Anne, evlat, bir çalışan ya da patron, öğretmen ya da öğrenci..Bulunduğumuz yerin hakkını veremediğimizde o sahnede başka birileri başrol olmaya başlar. Hayatta boşluk yoktur çünkü. Oyalanmakla geçer o zaman ömrümüz.
YanıtlaSilKendi dünümüze göre nasılız? Üzerine artı değer katabildiysek ne mutlu... Dün ile bugün aynı ise ziyandayız demektir. Süreyi boşa harcamayalım inşALLAH.... Elinize sağlık.
YanıtlaSilUzun bir yol gibi görünse de hayat, çok hızlı akıp gidiyor...Yolda karşılaştıklarımıza takılmadan, olaya takılmadan,başımıza gelenlerden ders çıkarıp bir sonraki sahneye güzel hazırlansak ne iyi olur... O sahnenin hakkını o sahneye çıkmadan vermek, emek harcamak, değer vermek gerekiyor... Elinize yüreğinize sağlık... Teşekkür ederiz.
YanıtlaSilİnsan o sahnenin hakkını vermek ister. Ama kişi kendi başrol olduğu sahnenin hakkını verebilmeli. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilNeler geçti bu hayatta geçmez dediğimiz... Sadece geçerken nasıl geçiyor ve ben o anda ne yapıyorum, ne güzel yorumlamışsınız, teşekkürler
YanıtlaSilHiç bitmeyecek sandığımız sahneler çoktan geçmiş. Yeni sahne yeni kazanımlar ve sorular bizi bekliyordur.
YanıtlaSilHayat oluşturduğumuz sebeplere geri bildirim verir. Doğru seçimler doğru sonuçları getirir. Yeni sahne yeni sebepler bekler...
YanıtlaSil