Mutluluğun Formülünü Bulmuşlar
Telefonda
o ismi görünce önce bir irkildi “Zeynep” yazıyordu.
“Ne yapsam acaba hiç mi açmasam? İşim
vardı, açamadım derim, ne olacak ki? Yok, öyle de olmaz, kendimi kötü
hissederim. Açayım, en fazla ne olacak ki? Hem niye arıyor acaba? Hangi dağda
kurt öldü? Hayır Seda, böyle düşünme, aç gitsin işte.” Kendi kendine söylenip açtı:
- Alo,
- Nasılsın Seda,
öyle bir aklıma geldin arayayım dedim.
- İyi
yapmışsın bayağıdır konuşmadık.
Zeynep’in
iç sesi konuşmaya devam ediyordu: “Kızın günahını aldım, bak öylesine aramış
işte. Ama yine de şaşırtıcı. Ah bu iç sesim hiç durmuyor. Odaklan Zeynep, ne
demişti en son?”
- Ne diyeceğim bak, senin oralara geleyim de buluşalım ne dersin?
- Ne güzel olur, gel beklerim tabi.
“Daha önceki gelişlerinde gelip başkalarıyla görüşmüştü. Ona haber bile vermemişti. Böyle olması bir bana mı garip geliyor? Hem kendi diyor, hem de yine kendi vazgeçiyor.” O yüzden Zeynep’ten biraz soğumuştu. “Belki bu sefer öyle yapmaz ön yargılı olmayayım” diyordu. Ama iç sesi durmuyordu. Derken arkadaşı devam etti:
- Bildiğim güzel bir yer var, birlikte yemek yeriz. Bence sen de bilirsin orayı, ne dersin gidelim mi, hatta yarın diyelim mi?
-Yarın olmasa daha iyi olur benim biraz
işlerim var. Öbür gün olabilir daha rahat oluruz. Öncesinde yine haberleşiriz o
zaman.
Hadi
bakalım dedi Seda. Bir yandan şaşkındı
ama bir yandan da içi rahatlamıştı. Neticede ön yargılı olmanın bir sebebi yoktu.
Gün
içinde işlerini hallederken arkadaşıyla geçmişte yaşadıklarını düşünmeden
edemedi. Hangi tepki daha doğru olurdu acaba? Çok keskin olmamanın daha iyi
olduğunu biliyordu. Önceden çok yakın dostlardı sonra birbirlerinden
uzaklaşmışlardı. Demek ki “Böyle olması
gerekiyormuş.” diye düşündü.
Seda
sonraki gün buluşma yeri ve saatini konuşmak için Zeynep’ i aradı.
- Alo. Yarın
buluşuyoruz değil mi?
- Ya ben de seni
arayacaktım. Bu hafta gelmesem olur mu? Önümüzdeki hafta
oralarda işim var. Ertelersek daha iyi
olacak gibi ne dersin?
- Olur, tabi
haberleşiriz…”
Devamında
Zeynep, hayatıyla ilgili bir şeyler
anlatmaya başladı. Seda bir taraftan dinliyor bir taraftan da iç sesi
durmuyordu. “Niye hiç şaşırmadım acaba!
Aramasam ne zaman haber verecekti bana
kim bilir? Haber verecek miydi?
Verirdi ama kim bilir ne zaman? Neden sürekli bunu yapıyor ve neden bana
yapıyor? Herkese aynı şeyi yapıyor mu acaba?”
Seda
düşününce farkına vardı. Ne sinirli, ne de öfkeliydi. Başına gelen durum sanki olacakmış
gibi hazırlıklıydı. Arkadaşına olan beklentisini, farkına bile varmadan düşürmüştü.
Arkadaşıyla ilgili önceki işaretleri doğru okumuştu. Kendinde bıraktığı izlerin
farkına varmıştı. Önceden olsa etkilenir, üzülür, kırılırdı. Hatta günlerce bu
olayı düşünürdü. Kendi kendine gülerek, galiba “Mutluluğun formülünü buldum.” dedi.
Deneyimsel Tasarım
Öğretisi der ki: “Dış dünya beklentisi düşük olan kişi mutlu olur.”
İnsanın
kendi dışında kalan her şey, dış dünyasıdır.
Peki,
mutluluk nerededir?
Olsa
da, olur olmasa da olur. Gelse de olur, gelmese de olur. Sevse de olur, sevmese
de olur. “Kimse beni mutlu etmek için
dünyaya gelmedi.”
Mutluluk
insanın kendi içindedir. O yüzden her insanın “iyi bir kendine” ihtiyacı vardır. Sahip olduklarının ve
olmak istediklerinin çok ötesinde bir durumdur bu. Böyle düşünen bir insan
dingindir. Olaylardan, durumlardan, kişilerden öyle kolay kolay etkilenmez. Ne
çabuk kırılır, üzülür, ne de çabuk öfkelenir. Kendi kendini mutlu edebilme
yetisine sahiptir.
Bir
daha tekrarı olmayacak hayat sahnemi neden kötü düşüncelerle doldurayım ki?
·
Neden üzüleyim, kırılayım, incineyim,
söyleneyim, öfkeleneyim ki?
·
Günü çok güzel giden biri olabilecekken
neden birden karanlığa gömüleyim ki?
·
Sevincimi, mutluluğumu, hayat enerjimi
neden kapının ardında bırakayım ki?
·
Kontrolümde olmayan şeylere neden
takılıp kalayım ki?
O
zaman,
-İyi
bir kendi için çabalayan,
-Duygularını
kontrol edebilen, güçlü, önüne bakan,
-Olaylara takılmayan, özüne güvenen,
-Tebessümlü
gerçekten mutlu olabilen olmak ümidiyle
-Peki,
bu hayatta senin mutluluğunu etkileyen nedir?
Sen
mi yoksa başkaları mı?
===
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
İnsanın başına gelebilecek en güzel şey; iyi bir KENDİdir.
YanıtlaSilKimse bizi mutlu etmek için dunyaya gelmedi. Mutlu olan ve mutlu edenlerden insana iyi gelenlerden olmak ümidiyle
YanıtlaSilKimse bizi mutlu etmek için dunyaya gelmedi. Mutlu olan ve mutlu edenlerden insana iyi gelenlerden olmak ümidiyle
YanıtlaSil'İyi bir kendi" ne sahip olmak dileğiyle..
YanıtlaSilKeşke bu bilgiyi daha önce bilseydim :)
YanıtlaSilKeleminize sağlık 🌸
Mutluluğun formülü bir sen, bir ben, bir bebek değil. Aksine bekletini yönetmektir😍 teşekkürler kaleminize sağlık 🌻🪻🌻🪻🌻🪻
YanıtlaSil“Kendimizden beklentimizle en iyi versiyonumuza ulaşabilmek ümidi ile…”
YanıtlaSilTeşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık.🌷
Kaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilİnsanın kendine güzel karakterler katması yetiştirmesi gerekiyor ki aynaya baktığında mutlu olsun …
Beklentinin nerede olduğu ne kadar önemli.. Mutluluğun formülü gerçekten..
YanıtlaSilMutluluğun formülü basit aslında. Zorlaştıran insanın kendisi... Çözümü uzaklarda araması. İşine, hedefine konsantre olup, çevresindekilerden beklentisini azaltması. Kendi sahnesine konsantre olup içinde bulunduğu sürecin hakkını verebilenler mutlu... 💐
YanıtlaSilİnsan beklentisini doğru yere yerleştirebildiğinde başka bir pencereden bakıyor hayata. Kaleminize sağlık 🌸
YanıtlaSilPeki, bu hayatta senin mutluluğunu etkileyen nedir?
YanıtlaSilSen mi yoksa başkaları mı?