NEHİR VE İNSAN
İnsan hayatı tıpkı bir nehrin yolculuğu gibidir. Her insan bir damla misali, doğduğu andan itibaren bir yolculuğa başlar. Bazıları zengin topraklarda, güçlü
kaynaklardan doğar. Bazıları ise daha mütevazı koşullarda, küçük derelerden
başlar hayatına. Tıpkı nehirlerin dağlarda, yer altı kaynaklarında ya da
karların erimesiyle ortaya çıkması gibi. Herkesin başlangıç noktası farklıdır.
Kimse aynı yerden başlamaz. Ama sonunda herkes aynı okyanusa doğru ilerler.
Hayat
yolculuğunda, kimi insanlar sakin akan bir nehir gibidir. Onların hayatlarındaki
olaylar ölçülü, kontrollü ve düzenli ilerler. Kimilerinin yolculuğu ise tıpkı
coşkun bir nehir gibi inişli çıkışlıdır. Hızla akan olaylar ve duygular
arasında savrulur.
Hayatımızda
yaşadığımız bu iniş çıkışlar şelalelere, çağlayanlara benzer. Bazen bizi yorar
ve zorlayabilir. Ama her şelale bir düzlükle, sakin bir gölle son bulur. Her
zorluk, insanın kendini yeniden toparlayacağı daha sakin bir döneme açılır.
Yolda
karşılaştığımız engeller, nehirlerin taşların arasından sıkışarak akması gibi
bizi daraltıp sıkıntıya sokar. Hayatta karşımıza çıkan zorluklar, hayal
kırıklıkları, beklenmedik problemler bizim de akışımızı yavaşlatabilir veya
durdurabilir. Fakat bir nehir her zaman akacak bir yol bulur. O taşların
arasından kendine bir çıkış yolu açar, tıpkı hayat gibi. İnsan da zorlandığı
anlarda o cendereden çıkabilmek için yeni yollar keşfeder ve yeniden akmaya
devam eder.
Nehirler geçtiği her yerde hayata can verir. Balıklar, kurbağalar, kuşlar hatta insanlar bile nehirden beslenir. Aynı şekilde, insanlar da hayat yolculukları boyunca etraflarındaki canlıları beslerler. Bazen somut bir yiyecekle, bazen bir şefkatle sararak... Her birimiz, çevremizdeki insanlara sevgi, bilgi ve destek vererek onlarda etkiler bırakırız. Çoğu zaman fark etmesek de bir nehir gibi geçtiğimiz yerlerde izler bırakırız. Hiç düşünmediğimiz bilmediğimiz hayatlara dokunuruz.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “Hayatta durağanlık yoktur."
Nehir yol alırken bazen kirlenir. Bazen bir toprak, bazen bir insan, bazen bir hayvan buna sebep olur. Hayatın içindeki zorluklar, acılar, hayal kırıklıkları bizi kirletir. Yanlış kararlar alır, hatalar yaparız. Moralimiz bozulur, etrafımızdaki insanlarla ilişkilerimiz yıpranır, kendimize güvenimiz gider. Ancak tıpkı bir nehir gibi, insan da kendini temizleyebilir. Zamanla, yaşadığımız olayları irdeler ve hatalarımızdan ders alırsak yeniden saf bir şekilde akmaya başlarız. Hata yaptığımızda kabul etmek, yeniden denemek, hayata kaldığımız yerden daha güçlü devam etmeyi sağlar. Su nasıl akarak temizlenirse insanda yolculuğunda öyle temizlenir. Ümit var olmak insanın olaylara takılmadan akmasını sağlar. Akan su temizdir, duran su kirlenir ve rengi değişir. İnsan hareketi durdurmadığı müddetçe canlılığını kaybetmez.
Nehirler
adeta dinlenircesine bazen durgunlaşır. İnsanlar da zaman zaman durmak,
düşünmek ve dinlenmek zorunda kalır. Tıpkı bir nehrin gölde toplanması gibi,
insan da hayatının bazı dönemlerinde durur, ilerleyemez. Bazen de çok azalır
nerdeyse kuruyacak gibi kıtlık zamanı olur. O anlar, hayatın hızından ve
karmaşasından bir adım geri çekildiğimiz, kendimizi yeniden keşfettiğimiz
anlardır. İşte o zaman nehir ne yapar? Az da olsa akmaya devam eder, hareketini
kesmez. Peki, insan ne yapmalı? Az da olsa adım atmalı, az da olsa çevresi ile
alıp verme ilişkisini kesmemelidir.
Ve
nihayetinde, tıpkı nehirlerin denize kavuşması gibi, insanlar da yolculuğunun
sonunda bir yere varır. Denize kavuşmak, nehir için bir son değildir. Bu sadece
bir döngünün devamıdır. Su buharlaşır, bulut olur, yeniden yağmur olarak düşer.
İnsanın yolculuğu uzun ve çalkantılıdır. Her yaşadığı olay yeni bir yolculuğun
başlangıcı gibidir. Aslında yaşamın anlamı, ne kadar süreceğinden ziyade başka
şeylerde gizlidir. Hayata anlam katan şeyler bu yolculukta nasıl aktığımızda,
kime dokunduğumuzda, ne izler bıraktığımızda saklıdır.
Bizde hayatta her gün mücadele eder ve akarız. Bu bazen coşkun, bazen ise sessiz
olur. Ama bilmeliyiz ki her iniş, çıkış, zorluk ya da huzur anı, bizi o büyük
denize, yani yaşamın bütünlüğüne biraz daha yaklaştırır.
Mesele
tıpkı bir nehir gibi hep akmaya devam edebilmek... İnsanın da her koşulda
ümidini kaybetmeden hareketini kesmemesi gibi...
Durmadan hareketli günlere ulaşmak dileğiyle...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”
Yahya Hamurcu
Her hareketimizde daha da temizlenebiliriz İNŞALLAH 🌺 Kaleminize sağlık ☺️
YanıtlaSilHareket insana ne iyi geliyor. Durmadan hep önüne bakarak... Kaleminize sağlık 🍀
YanıtlaSilİnsan ile nehrin bu kadar benzer olmasını hiç düşünmemiştim. Ne kadar benzer yanımız varmış. Teşekkür ederim yeni bir pencere açtı bu yazı.
YanıtlaSilHayatta durağanlık yok
YanıtlaSilBir damla olsak, akan berrak nehirde,
Sakınma marifetinizi geliştirsek,
Sevsek bedelleri,
Durmasak yol alsak emin adımlarla,
Razı olacağı yönde...
İnsan da bir su misali; temizlenebilir de kirlenebilir de, hareketine bağlı.
YanıtlaSilTemizlenecek güzel işler yapmak nasip olsun, su gibi berrak, hep akan huzur veren insanlar olsak :)))
YanıtlaSilEvet hayatta bazen zor anlar olur düşünceler karışı, bir nehir gibi hareket ettikçe düşüncelerimiz tekrar berraklaşır, yaşam sevincimiz geri gelir. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilİnsan yaşamaya devam ediyorsa ümidini de kesmemeli, belki başta yanlış şeyleri düzeltmek zor olur ama ümidimizi bırakmamalıyız...
YanıtlaSilBir sürü düşünce düştü zihnime
Elinize sağlık
Kaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilHareketle insan marifet kazanır.Bu bir de beyazda hayırda olunca en bereketli , marifetli olduğun anlardır.
Her zorlukla beraber bir kolaylık var!
YanıtlaSilO halde boş kaldığında yine kalk yorul! Hareket bizi marifetlendiren çok güzel bir yazı teşekkürler…