TERFİ

 


TERFİ

Tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır…

Sertçe basılan klavye tuşlarının seslerini duyduğunda bir anda irkildi Aylin. İş arkadaşı Burcu son zamanlarda eskisinden daha gergin çalışıyordu. Artık sabahları ofise geldiğinde bir “Günaydın” bile demez olmuştu. Ne zaman “Nasılsın?” diye sorulsa “Burnumdan soluyorum.” diyordu. Zaten söylemese de tüm hareketlerine yansımıştı gerginliği. Ekip arkadaşlarına karşı tahammülsüz, işlerine karşı daha tepkisel olmuştu.

Aylin bu duruma bir anlam veremiyordu. Burcu’nun terfi almak istediğini biliyordu. İşe başladığı günden beri benzer cümleleri sıralıyordu. “Bu şirkette daha iyi yerlerde olmayı hak ediyorum. Bir müdür atanacaksa yeteneklerimden dolayı o ben olmalıyım.” derdi. Mesai arkadaşlarıyla konuşurken devamlı olarak kendisini överdi. Bunu yaparken iletişimden ne kadar uzak olduğunu fark etmezdi bile. Bu konuda uyarmaya çalışsalar da kimseyi duymazdı.

Çok istediği müdürlük ise sonunda onun olmuştu. Bu terfiinin duyurulduğu mail herkesi şaşırtmıştı. Çünkü Burcu işe başlayalı çok kısa bir süre geçmişti. Hem işin hem iş yerinin çıraklığını yaşıyordu. Bu kadar kısa sürede müdür olması ilginçti. Ama Burcu’nun bilmediği bir şey vardı: İnsanoğlu çok isteği ile sınanan bir canlıydı.

Yeni görevine başladıktan kısa bir süre sonra işler değişti. Çok geçmeden çalışanları ve işleri yönetmekte patlaklar vermeye başlamıştı. Ekip arkadaşları da bir şeylerin farkına varmasını istiyordu. “Yeter artık bizim elimizdeki iş yoğunluğunun farkında değil misin? Sürekli bizden bir şeyler istiyorsun. Bu adaletsiz yaklaşımından dolayı çalışamaz hale geldik.” gibi cümleler kurulmaya başlanmıştı.

Burcu ise bu olanlar karşısında duygularını kontrol edemiyordu. Ekibine tatsız cümleler kuruyor, ihtiyaçlarını anlayamıyordu. Onları yeteneksiz görüyor, kendisini sürekli haklı çıkarmaya çalışıyordu. Ekip arkadaşlarıyla olan zayıf iletişimi iyice gün yüzüne çıkmıştı. Artık süreci yönetmekte daha da zorlanıyordu. Burcu’nun o çok istediği müdürlük şikâyet ettiği problemi haline gelmişti. Peki, ne olmuştu da işler bu noktaya gelmişti?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki: “İnsan kazanmayı bilmediği şeyi korumayı da bilemez.”

Bazen bulunduğu konumdan daha iyisine ulaşmak ister insan. Bu bazen bir terfi olur, bazen bir makam, bazen de sahip olduklarıdır. Bu isteklerine ulaşabilmesi için de bir emek sarf etmesi gerekir. O emekler insanın hayrınadır. Hayatın ondan beklediği hedefine doğru yol alırken o mücadeleyi, çabayı gösterebilmesidir. Çünkü varış noktasına ulaştığında orada kalmasını sağlayan bunlardır. Yani önce gittiği yolun hakkını vermelidir insan ki sonuca vardığında ayakları daha sağlam bassın. Tabi bu yolculuğun da bir bedeli vardır. Her zaman günlük güneşlik olmaz o yol. Bazen acı, bazen sabır, bazen kayıp bazen de kazançlarla doludur. Önemli olan ise karşılaştığı her durumda nasıl davrandığıdır.

Fakat insan acelecidir, çabuk olsun ister. Yolun zorluğunu göze almak istemez. Bir an önce sonuca varmaktır derdi. Bu yüzden kısa yolları dener. O kısa yollar sonuca götürecek ama kazanırken kaybettirecektir. Sonucu elde etmiş olsa da orada kalması zor olur.

Peki ya neden?

Çünkü insan kazanmak için çabaladığı yerde;

Biraz kaybetmeyi,

Biraz savunmayı,

Biraz taarruzu,

Biraz acıyı, biraz hazzı,

Biraz idare etmeyi,

Çokça sabretmeyi

Ve bunun gibi pek çok şey öğrenir, onun faydasına olan ve daha güçlü olmasını sağlayan.

Böyle olduğunda insan öğrenen olur. Asıl önemli olan ise yolun sonucuyla ilgilenmeden, o mücadeleyi çabayı göstermeye devam etmektir. Şartlar ne olursa olsun devam ettiğinde, vazgeçmediğinde kazanan olur. İşte böyle bir öykü de hayatının terfisini alır.

Ve en güzel terfi de budur...

 ===   

Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.

 

Kim Kimdirİlişkide UstalıkBaşarı Psikolojisi programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.

 ===

 

“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?

 

Bunun cevabını o “bir” kişiye sorun!”

 




 





9 Yorumlar

  1. Sibel bslgn2.03.2025 06:05

    İnsan hep sonuca ulaşmak istiyor. Ama o sonuca götüren sebepleri işlemek istemiyor. Çok güzel anlatmışsınız teşekkürler kaleminize sağlık 🪷🪷🪷🪻🪻🪻

    YanıtlaSil
  2. En güzele terfi olmak dileğiyle…🤲🏻

    YanıtlaSil
  3. Ayşe Budak2.03.2025 08:33

    İnsana iyi gelen sebeplerden keyif alabilmek sonuçlarla ilgilenmektir. 🌸

    YanıtlaSil
  4. İstek neredeyse problem oradadır.
    İsteklerimizi bizim nerelere götürdüğünü anlatan güzel bir yazı olmuş 🌸
    Sonucu istemek yerine sebeplere konsantre olmak dileğiyle... 🩶

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Figen Ekame3.03.2025 11:15

    Yetki yanında sorumluluğu ile gelir… Önce sorumluluğu kabul etmek gerekir… Yoksa o yükseliş dibe çöküşün öncesidir…

    YanıtlaSil
  7. Tek önemli terfimizi alabilme ümidi ile…
    Teşekkürler Sevgili Yazar, emeklerinize sağlık.🌷

    YanıtlaSil
  8. insan kazanmak için çabaladığı yerde; ödediği emekle çok şeyöğrenir.

    YanıtlaSil
  9. En güzel terfi soyut ve somut güçlenip olgunlaşmaktır...

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski