ÇOK AZ BİR SÜRE SONRA BİZ DE GELECEĞİZ
Yıllar ne kadar da çabuk
geçmişti. Bizi biz yapan şey, gençliğin verdiği heyecan mıydı? Yoksa
beklentilerimiz, ümitlerimiz, kaygı ve korkularımız mıydı? Kariyer, evlilik,
çocuk derken hayatı ne de çok ıskalamıştık. Tüm bu kaygılarımız yüzünden miydi
hayatı kaçırmamız?
Figen, hayatın içinde durup
dinlenmeden koşturup durmuştu. Sanki arkasından atlı kovalıyordu veya hep bir
yere yetişmeye çalışıyordu. O ve hayat arkadaşı, bitmeyen bir telaş
içindeydiler.
Şimdi beklenmedik bir anda hayat
ona bir “Dur!” demişti. Adeta kolunu
kanadını kıran ve neye uğradığını şaşırdığı bir kayıpla karşı karşıyaydı.
Etrafında onu teselli etmeye çalışan birçok insan vardı fakat o zihninde bir
noktada çakılı kalmıştı.
Önemsediği şeylerin artık ne kadar anlamsız olduğunu anlamıştı. Gözlerindeki yaşlar kendi kontrolü dışında
çeşme gibi akıyordu. Zamanı geri getiremeyecek olmanın verdiği acı kaplamıştı
içini. Aklına gelen sorular ve onlara verdiği cevaplar, “iyi ki”ler ve “keşke”ler…
Biriktirdiği anıları, söylenilen güzel sözler ve birlikte geçirilen her an. Tek
tesellisiydi o an.
Otuz üç yıllık hayat arkadaşı,
aniden hayata veda etmişti. Bir varmış bir yokmuş derler ya, ne kadar da doğru
söylenmişti. O an hayatı kontrol etmeye çalışmanın veya bir şeylere sahip olma
kaygısının ne kadar da anlamsız olduğunu anlamıştı. Dünya, hırs yapılacak bir
yer değildi. Elde edilen her şey önünde sonunda geride bırakılıyordu. Zihnine
kazımak istiyordu, “Unutmamalıyım, bunu
unutmamalıyım!”
Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki, “Bu hayatta her şey ama her şey geçicidir.” Ne dem bakidir ne de gam. O halde geçici olduğumuz bu hayatta kalıcı olmaya çalışmak niye?
İnsanoğlu ne büyük yanılgı
içinde. Ne iyi niyetlerle yola çıkıp sonunda kendini çıkmaz sokaklarda
bulabiliyor. “Çalışma hayatına girip
ekmeğimi kazanayım.” derken farkına varmadan hedeflerini amaç edinebiliyor.
Ya da “Evlenip mutlu olayım.” derken
ne büyük tavizler verir hale gelebiliyor. Birilerinin kendini sevmesi o kadar
önemli oluyor ki, farkına varmadan aşırılaşabiliyor. “Ben çektim, evladım çekmesin.” diyerek otoritesini yerle bir bile
edebiliyor. Kısacası çok iyi niyetli olarak ama doğru sandığı yanlış
davranışlarla ilişkilerinin dengesini bozuyor. Ve insan, kendi yapıp
ettikleriyle karşılaşacağı öyküleri dizayn ediyor.
Peki, Bu Hayatta Amacına Ulaşanlar Kimlerdir?
İyi niyetlerine doğru davranışı
ekleyebilenlerdir. Bunun için elbette insana bilinç açıklığı gerekiyor. Bilinç
açıklığı içinse insan önce duygularını ve isteklerini yönetebilmeli. İnsanoğlu
bu hayatta isteklerini yönetebildiği kadar amacını unutmaz. Amacını unutmayan
kişi sonuçla ilgilenmez. Süreçte olabilmek onun için yeterince kıymetlidir. En
zor sınavlarda bile “Elimden geleni
yaptım olanda bir hayır vardır.” diyebilmektir marifet.
İşte bu kişiler en yakınını
kaybetse bile aslında her şeyin sınavın bir parçası olduğunu unutmazlar. Figen de böyle
biriydi. "Çok az bir süre sonra biz de
oraya geleceğiz." düşüncesiyle yol arkadaşını uğurladı. Kederliydi,
kalbinde derin bir hüzün vardı.
Şimdi tek başınaydı ama asla
yalnız olmadığını biliyordu.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi geçmiş deneyimlerle yarını şekillendiren bir gerçeklik ilmidir. Bireylerin problemlerini çözmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri için ihtiyaç duydukları yöntemleri öğretir.
“Kim Kimdir”, “İlişkide Ustalık”, “Başarı Psikolojisi” programlarıyla mutlu ve başarılı olmak isteyen insanlara stratejiler sunar.
===
“Milyarlarca insan içinde, “bir” kişinin ne önemi olabilir ki?
O kadar samimi o kadar güzel bir yazı olmuş ki hep unuttuğumuz görmezden geldiğimiz ama hep de gözümüzün önünde olan bir gerçek bu kadar güzel ifade edilir yüreğinize sağlık
YanıtlaSilamacına ulaşmaya çalışanlar, bunu kendine gerçekten dert edinenler için çok güzel bir yazı olmuş. kaleminize sağlık...
YanıtlaSilHepimiz sırayla gediceğiz, önemli olan hangi yapıp etkleriyle
YanıtlaSilİnsanoğlu bu hayatta isteklerini yönetebildiği kadar amacını unutmaz.
YanıtlaSilöyle samimi bir teslimiyet örneği ki, okurken insanı ferahlatıyor.
Kaleminize sağlık 🌹
YanıtlaSilNe içten samimi bir içerik olmuş …
Her şeyin geçici olduğu bir yerde kalıcıymış gibi yaşamak neden ?
Nerde aldanıyoruz ?
Hayatın geçici olduğunu unutan insan neden bu dünyada varolduğunu unutuyor. O zaman da elindekilerle oyalanma süreci başlıyor.
YanıtlaSilAz kaldı çok az bir süre sonra bizde orda olacağızda acaba hepimiz aynı hakedişlerle mi?
YanıtlaSil